BÖLÜM 18

291 11 0
                                    

Hocalar kararını sahnede açıklayalı 15 saniye olmuştu. Şaşkındım ve biraz üzgün birazcıkta mutlu. Duygu karmaşası yaşıyordum. Miranın grubu ve bizim grubumuz seçilmişti. Ardından 3 grup diye bildiğimiz seçimlerin 2 grup olduklarını söylemiş ve bize teşekkür etmişlerdi. Savaş, adeta Miranın yanındaki koltuğa çivilenmişti. Kalkmıyordu. Ben beklediğim köşeden bir saniye bile ayrılmamıştım. Eren ve Zeynep hocalar bizim grubu söyleyince sevinçten birbirlerine sarılmışlardı. Benim adım Gizemse birkaç aya sevgili olur bunlar. Savaş bey anca, hoca bizi sahneye çağırdığında kalkmıştı yerinden. Mirayla beraber. Baran sevgilisini çok başıboş bırakıyordu. Açelya hiç gelmemişti. O da aynı şekilde Savaşı başıboş bırakıyordu. Sahneye çıktıgımızda salon çoğu kişi tarafından terk edilmişti. Haliyle herkes kendi çocuğunun seçilmesini bekliyor veya istiyordu. Hepsi de meşgul insanlardı. Ya işadamı ya doktor ya da çok daha yoğun çalışan insanlardı. Bu düşünceyle annemin ve babamın beni ne kadar önemsediğini düşünüp onlara gülümsedim. Sahnede saçma sapan bir konuşmadan sonra giyindiğim yere tekrar giyinmek için gittim. Çantadan telefonumu çıkarıp annemi aradım ve gitmelerini söyledim. Giyinip çıktığımda aklıma birşey geldi. Aralık ayındaydık. Bugün son günden bir önceki gün olabilirdi ama bu, Aralık ve Ocak aylarının soğuk olduğunu değiştirmiyordu. Durum böyle olunca iki seçenek oluyordu.
1-) Tatile Uludağ gibi bir yere gideceğiz.
2-) Biraz daha bekleyip yaza doğru herhangi sıcak bir yere gidecektik.
İki seçenekte bana uymuyordu. Ama tatile gideceğimiz gün bir bahane uydurup tatile gitmeyebilirdim. Yanıma doğru gülerek gelen Zeynebin okul forması dışındaa bir şey giydiğini görünce güzel bir kız olduğunu düşündüm.
"Kutlama yapalım diyorum. Ne dersin?" dedi.
"İki grup olarak mı? Yoksa sadece bizim grupla mı?" dedim onun gibi gülümseyerek.
"2 grup" dedi. Bir yanım gitmeyi çok istiyordu. Diğer yanımda onun aksine gitmeyelim diye yalvarıyordu.
"Kaçta? Nerede?" dedim.
"Akşam 7 gibi, bizim evde diye düşündüm. Babam şehir dışında. Evde kimse olmayacak. Birkaç kişi grup dışından birilerini getirecek. İstersen sen de getirirsin."
"Annemlere sorup haber veririm ben sana."
Numarasını verdi. Gidecek olursam ona haber verecekmişim ve o da bana evlerinin adresini atacakmış. Hemen Esini arayıp gelip gelemeyeceğini sordum. Benim annem ve babam kesin izin verirdi. Ama Esinin annesi sorun çıkarabilirdi. Tahmin ettiğim gibi Esinin annesi izin vermemişti. Haliyle bende gitmek istemiyordum artık. Ta ki annem arayıp babamın ve kendisinin işlerinin uzadığını bunun için akşam geç geleceklerini söyleyinceye kadar. Evde yalnız olmak normalde bana keyif verirdi. Ama bugün kendimi kötü hissettiğim için yalnız kalmamalıydım. Zeynebe hemen mesaj atıp eve gittim. Eve geldiğimde üstümdekileri çıkarıp dolabımın karşısına dikildim. Karşıda tam ayna vardı, soyunukken kendimi görmek beni fazlasıyla üzüyordu. Üstüne birde kıyafet bulamayınca artık kendimi tutmayıp ağlamaya başladım.
Kızsanız kıyafet bulmak zor, kilolu bir kızsanız daha da zordur.
Kendimi aynada gördükçe daha da şiddetleniyordu hıçkırıklarım.
~~~
Ağlamam durduğunda biraz yorgun biraz da enerjik hissediyordum.
Bazen ağlamak gerekir. Ağlayıp içini dökmekte bu sanırım. Ağlamazsan daha da berbat hissedersin. Ağlamak iyidir bazen.
Telefonum titreyince ayağa kalkıp telefona baktım. Arayan annemdi.
"Efendim anne." diye açtım.
"Nerdesin? Napıyorsun?" dedi. Sesi neşeliydi.
"Evdeyim anne. Çıkıcam şimdi gidicem Zeyneplere."
"Tamam. Görüşürüz." deyince yüzüne kapattım. Dolabımdan siyah eşofman altımı çıkardım üstüne de pembemsi bir sweat. Kazaklarımı, tişörtlerimi, sweatlerimi genelde erkek reyonundan alırdım, ama kimse bilmiyor. Çok büyük ihtimalle az kişi olacaktı 10 kişi falan. Hemen Zeynebe mesaj attım. O da evlerinin adresini yazınca aşağıya inip bir taksi çağırdım. Taksi gelince mesajı ona gösterdim. Zeyneple komşuyduk ve ikimizinde haberi yoktu. Taksi şoforu bana aptalmışım gibi bakınca taksimetrede yazan paradan daha fazla verip indim taksiden. Kapıyı çaldım ve Zeynep kapıyı açtığında onu baştan aşağı süzdüm. Dizlerine kadar mavi bir elbise giymişti. Baya güzel gözüküyordu elbisesi de, kendisi de. Makyajı fazlasıyla abartmış, altına siyah dolgu topuk sandaletlerini giymişti. Ona gülümseyip içeri geçtim. Neden herkes bu kadar abartılı giyinmiş diye düşünmeden edemiyordum. Fazla kişi gelmemişti. Şimdilik Eren, Zeynep iki kız ve bir çocuk daha vardı içeride. Kızlarda fazla abartılı gelmişti, hepsinde mutlaka bir dekolte bulunuyordu. Onların bu haline göz devirip koltuğa bağdaş kurarak oturdum. Diğer kızlar elbette benimki kadar rahat davranamıyorlardı. Zeynep yanıma gelip birkaç şey anlattı. Tiyatroyla ilgili mutlu olduğunu falan işte. Savaşın gelip gelmeyeceğini çok merak ediyordum. Ama kimseye soramazdım. Mira veya Gamze henüz ortada yoktu. Şimdilik ortalık aşırı sakindi. Zeynep planı bana anlatmakla meşguldu.
Önce pizza yiyecektik, sonra film odalarına gidip film izleyecektik. Evet, 20 kişi gelse bile bu plan geçerliydi. Yavaş yavaş toparlandığımızda -muhtemelen 20 kişi olmuştuk, ama Savaş yoktu- diğerleri gibi pizza yemek yerine tezgaha konulan patlamış mısır ve çekirdek tabaklarına bakıp çekirdek tabağını aldım. Zeynebe nerde film izleyeceğimizi sorduğumda beni çıkardığı odayı incelemeye başladım. Baya büyüktü. Bizim oturma odamızdan farkı kocaman bir televizyonun bulunmasıydı. Tekli koltuklar yerine daha büyük koltuklar vardı. Griydi koltuklar. Buraya tek başıma neden geldiğimi düşünürken koltuklardan birinin en ortasına bağdaş kurarak oturdum.
Birkaç kişi geldiğinde bana garip bakmışlardı. Bende onlara bakıp mini eteklerle nasıl koltuğa oturamayışlarına gülmüştüm. Aklıma koymuştum bunu her gelen kıza yapacaktım. İkişer üçer geldiklerinde bazılarının oturamayışına gülmek yerine kahkalar atmıştım. Hepsi diken üstünde gibiydi. İçlerinden biri otururken yaptığı şey mantıklı gelince yüzüne baktım. Miraydı bu. Siyah kumaş pantalon giymişti. Üstünede pantolon kadar resmî bir bluz giymişti. Göğüs dekoltesi vardı bir tek. Ama sonuçta pantolon giymesi mantıklıydı. Rahat hareket edebiliyordu. Beni görünce imâlı bir şekilde başıyla selam verdi. Ona gayet yapmacık gülümseyip önüme dönduüm.
Zeynep gelip filmi açınca herkes sustu.

~~~~
SAVAŞTAN

Şu aptal kızın beni daha fazla rahatsız etmemesi için telefonu açtım.
"Ne var?"
"S-savaş çok kötüyüm. Yanıma gelebilir misin?"
Elimdeki sigarayı söndürüp ayağa kalktım.
"Nerdesin?"
"Evin önündeyim."
Birkaç defa evine davet etmişti. Hiçbirinde evlerine girmemiştim. Çok kırılgandı. Her olayda kendini kötü hissederdi. Umrumda olmamasına ragmen içimden bir şey hep ona yardım etmem gerekiyormuş gibi bana söyleniyordu.
"15 dakikaya ordayım." deyip telefonu yüzüne kapattım. Bora;
"Bir sorun mu var abi?" dedi.
Ona cevap vermeden masanın üstündeki sigara paketimi ve arabanın anahtarını aldıp çıktım bardan. Bu bar benim ikinci evimdi. Adının Waste olması ergenleri şüphelendiriyordu ve ergenler gelemiyordu.
Arabaya binip hızla sürmeye başladım. Kaldırıma çökmüş ağlıyordu. Arabanın camını azıcık açıp
"Atla!" diye emir verdim.
Yan koltuğa oturduğunda hâlâ ağlıyordu.
"Ağlamayı kes!" dediğimde biraz kesildi ağlaması.
"Savaş!" deyip sarılmaya çalıştığında onu ittim.
"Napıyorsun sen Gamze?"
"Çok kötüyüm Savaş. Lütfen!"
Onu sevmiyordum. İğrenç biriydi. Sevgilisi vardı. Sevgilisiyle aram iyi değildi. Açelyayla çok yakındım geçen sene. Bu sene de Açelyayla ilgileniyordum. Ona rağmen bunu yapıyordu işte. Şu lanet okulda kimse ona birşey diyemiyordu. Herkes arkasından konusuyordu ama yüzüne gülüyordu. Onlarda garipti. Şu yeni gelen kız.. Gizem. O en başından beri Gamzeye, Açelyaya ve Miraya sinir olduğunu her şekilde belli ediyordu. Onun farklı olduğunu biliyordum. Ama o aptal bir kızdı. Ayrıca beni barda öylece bıraktığından beri daha da bir aptal geliyordu. Kim bilir Gamzeye ne olmuştuda bana bütün bunları düşündürecek kadar ağlamıştı.
Sustuğum süre boyunca öpmüştü beni. Öpünce hiçbir şey hissetmiyordum. Kendimden ittirip arabayı sürmeye başladım.
"Zeyneplerin evinde toplanılacak ya bugün. Oraya mı gitsek?" dedi. Ben onu bara götürürken.
"Hayır." dedim sert bir ses tonuyla.
"O zaman beni oraya bırakır mısın?" dedi. Yine sesinde o 'aklımda bir plan var' anlamı vardı.
"İn burada." dedim. Anayoldu. Giydiği bu minicik etekle inebileceğini düşünmüyordum. İnmedi de zaten. Biraz daha ısrar edince çenesini kapaması için tarif ettiği yere sürdüm arabayı. Arabayı durdurduğumda inmesi için bekledim.
"Kapıya kadar bıraksan olmaz mı?" dedi.
Arabadan inip yürümeye başladım.
"Savaş bekle benide." deyince yavaşlamadım bile. Zile bastığımda Gamzenin "aaahh!" sesiyle arkaya baktım. Yere eğilmiş ayak bileğini tutuyordu. Sinirle yanına gittim.
"Senden destek alabilir miyim?" dediğinde o incecik kolundan tutup ayağa kaldırdım. Tek kolunu boynuma doladı. Seke seke yürüyordu. Bir kız kapıyı açmış bizi öylece bekliyordu.
Gamzeyi kıza doğru bıraktım.
"Savaş, Zeynep daha kendini taşıyamıyor. Beni nasıl taşısın? Lütfen beni içeriye kadar götür." dediginde planının bu olduğunu anladım. Planları hep amaçsız olurdu zaten. Amaç aramıyordum. Ama bu plana katılmak eminim eğlenceli olacaktı. Kolunu tekrar boynuma doladığında belinden tuttum. Zeynepi takip edip yukarı kata çıktık. İçeriye girdiğimizde etrafta ilk dikkatimi çeken kişi şu Gizem olmuştu. Diğerleri gibi patlamış mısır yemek yerine çekirdek yiyerek herkesin dikkatini dağıtıyordu. Bağdaş kurarak oturmuştu. İki yanıda bostu. Kimse yanına oturmamıştı. Ve ağlıyordu. Ağlamasına hiç şaşırmamıştım. En azından birkaç kisi daha ağlıyordu yani. Gamze yanımdan ayrılmayarak ışıkları açtığında doğal olarak herkes arkasına döndü. Ama şu Gizem dönmeyip önüne bakmaya devam ediyordu. Film bitmişti. Meraklı biriydi ama arkasına dönmemişti. Baktığı yere baktım. Cam vardı. Bizi camdan izliyordu. Gözgöze geldiğimizde cama bakmayı bırakıp kafasını önüne eğdi. Mira ise ayağa kalktı.
"Ya şu ışığı kapatsanız artık!" dedi.
Gamze zafer kazanmış gibi gülümsediğinde belini bıraktım. Kimseye belli etmemek adına boş yer sadece Gizemin yanıymış gibi sol tarafına oturdum. Bacaklarını indirip normal oturmaya başladı. Yüzüme bile bakmıyordu. Gamze başımızda dikilince kafasını kaldırdı.
"Yana kaysana!" dedi Gamze. Benim yanıma oturmak için yapmıştı bunu. Gizem denilen kızın tepkileri komik oluyordu. Dikkatle ona baktım. Ama o ayağa kalktı. Bir şey söylemeden gitti yanımızdan.

ÖNYARGIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin