BÖLÜM 39

217 9 0
                                    

Daha önce size Gizem Akan'dan çok az bahsetmiştim. Evet Gizem obezite hastalığı olan bir kız. 115 kilo, avantajları ise şunlar; yüzü çok güzel, boyu uzun (muhtemelen 1.80 cm kadar) ve kilosu orantılı bir sekilde yayılmış. Yani kolları da kilolu, bacakları da, göbeği de, kalçası da. Her ortama kolay ayak uyduramıyor, ama uydurunca da sevimli biri oluyor. Şimdilik bu kadar. İyi okumalaar :)

Bence gayet mantıklı söylemiştim. Sonuçta bir erkek, bir kızı bu şekilde dövemezdi. Bir erkeğe yakışır bir hareket değil en azından!
Bileğimi kıvırmayı bıraktığında saçlarımı da bıraktığını fark edip ona baktım. Saçlarımın kökü hâlâ ve hâlâ çok acıyordu. Yüzümü ona dönünce elini hızla havaya kaldırdı, tokadı yanağıma gecirmesine saliseler kala gözlerimi yumdum ve vurmadı. Baran bana vurmadı!
Gözlerimi hemen açıp neler oluyor diye baktım. Savaş! Size demiştim. Korkularımın adı Barandı ama umutlarımın adı da Savaştı. Sahi icinde bulunduğumuz durum o günki kabusa çok benzemiyor muydu? Savaş tüm gücüyle Baranı yere yatırmış, fena biçimde tekmelerken, Savaşı nasıl tekmeledikleri geldi aklıma. Kim bilir nasılda acımıştı canı. Yüzündeki yaralardan bile ne kadar canının acıdığını tahmin edebiliyordum. Savaşı tekmeleyen aynı 3 kişiden ikisi yanıma gelmiş, biride Savaşı durdurmaya çalışıyordu. Üç adama on adam tarzında falan giriyorduk kavgaya. Savaşı kimse durduramazken onu sinirlendiren şeyin, Baranın beni dövmesi mi olmuştu acaba diye düşündüm. Saçmalıyorsun yine Gizem! Onu nasıl dövüyorlardı biraz önce bunun içindi Savaşın bu denli sinirlenmesi, seninle ne alakası var simdi? Baran acı icinde kıvranmak yerine gülüyordu. Komik mi?
Savaş sinirle, sanki süngere yumruk atıyormuş gibi yumrukluyordu Baranı. Tekmeden yumruğa gecmişti.
"Bir daha bu kıza dokunmayacaksın lan." deyip küfür savurdu. Ben şaşkınlıkla onlara bakarken yanımdaki iki çocuktan biri bana bakmaya basladı. Baranın tek hareketinde bana vurucaklardı bence. Baranın suratına baktım, hala guluyordu ama bu cocuk!
Bu kavga daha ne kadar sürer? Çünkü fazlasıyla korkuyorumda.
"Savaş! Savaş nolur gidelim." diye birazcık ağlarken, Savasın yüzüme bile bakmadığını fark ettim. Kendinden geçmişti.
"Gizem! İyiki girdin bu p*çin hayatına." dedi Baran. Neler oluyor? Biri bana acıklasa fazla iyi olucaktı.
Sinsi sinsi gülünce Baran, ona korkuyla bakmaya devam ediyordum.
"Değil lan. O kız benim hayatımda falan değil. Anlamıyor musun?"
Hayatındayım. Nasıl değilim ya? Biraz önce başıma bir şey gelicek diye endişelenmedin mi yani?
"Hayatında değil zaten, o senin hayatın." dedi Baran. Hey! Ama bu cok güzel bir şey. Umarım Savaş bunu bari kabullenir!
Savaş Baranın üstünden kalktı. Dislerini sıkarak
"Aaa!" diye bağırdı ve yumruk yaptığı elini, duvara vurdu. (Duvar diyorum çünkü henüz inşaat halinde olan bir binanın önünde olduğumuzu şu an fark etmiştim.)
Şiddetli bir ses geldi. Eli nasılda acımıştır kim bilir.
Hala yerden kalkmamış olan Baranın yüzüne baktım. Perisandı. Arkadaslarına eliyle 'durun' tarzı bir hareket yaptı. Sinsice bana gülümsedi. Herkesin agzı yüzü kanıyor, ama herkes duruyordu. Tabi bunlar saniyelikti. Savaş yanımdan hızla geçti ve bana omuz atarak. Savaş bana omuz attı. Hızla bu ortamdan ayrılırken, kalabalıktan Borayı buldum. Yanıma geldi ve Savasın gittiği yerden yürümeye basladık bizde. Bora sadece yürüyordu. Yani Boranın yanından onun gibi yürüyüp Savaşa yetişmemiz imkansızdı. Koşmaya başladım ve Savaşa böyle bile yetişemezken, iyice hızlandım. Bu koşmalarla 2.5 kilo verdiğimi düşünüyorum...
Sonunda mesafemiz cok az kaldığında nefes nefese
"Savaş! Bekle." dedim. Hep sesimin aciz cıkmasından nefret edicem, ama hepte öyle çıkcak sanırım.
Arkasına dönmedi bile. Hızlı yürümeye baslamıstım ve sonunda Savaşın bileğinden tutmayı başardım.
"Savaş!" dedim. Hayatımın en zor anını atlatıyor olucaktım birazdan. Arkasına döndürmeyi başardım, yüzü yaralıydı ve çok kötüydü.
"Savaş! Hayatına hiç girmemiş olsam bile, çıkıcam hayatından. Beni istemediğini en başından biliyorum. Yılbasında dediklerini hic unutmadım. Zaten seneye gidersin, bende ya bende Savaş bu yaz giderim, ananemlerin yanına. Napalım ya seni tanı-..."
Savaşın dudaklarıma eğilmesiyle lafımıda tamamlayamadım. Dudakları dudaklarıma hafif hafif değdiğinde, dudaklarının fazla yumusak olduğunu fark ettim. Aylardır hoşlandığım çocuk beni öpmeye yeltenmişti. İyide ben hayatımda kimseyle öpüşmedim. First kiss.
Öpüşmek sandığım şey, Savaşın sadece dudaklarıma küçücük bir buse kondurmasıyla sona ermişti.
Gözlerimi açtığımda küçücük tebessümle bakıyordu bana. Yüzündeki yaralara rağmen nasılda hâlâ bu kadar tatlıydı?
Ben ona bakmaya devam ederken, hızla arkasına dönüp gitti. O anlık şokla, donup kalmıştım. Anca Bora yanıma geldiğinde, ona döndüm.
"Nereye gidiyor?" dedim Boraya dönüp. Savastan kast ettiğimi anlamış olmalıydı. Cevabını bilmiyordu. Susuyordu. Gözlerim dolunca Boranın arabasına yürüdüm. Arabaya binince ağlamaya basladım. Hıçkıra hıçkıra. Canımı neden sürekli acıtıyordu?
~~

ÖNYARGIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin