🍁Yedinci🍁

8.6K 873 286
                                    

(multi : Akın & Hazan temsili)

🍁 Yazarın anlatımı ✍️

İrice açılmıştı kömür karası gözler. Hiddet dolu görmeye alıştığı yaprak yeşili menevişleri acıya bulanmış vaziyette izliyordu şimdi. Sırtına saplanmış okla kolları arasına düşüvermişti Hazan hatun. Yaşadığı o inanılmaz sızıya dayanamayıp bir an bilincini kaybetmişti. Akın Alp ise donup kalmıştı. Kalın kollarında duran bu küçücük beden onu kurtarmak için kendini ateşe atmıştı. Onun için yapmıştı! Hemde Akın ona geldiği günden beri asla güvenemezken... Yaşadığı bu ana inanamazken bahadırın heybet dolu sesi yankı bulmuştu boşlukta.

-Hazaaan !...'

Alelacele sarmaladı kollarını kızın narin bedenine. Çelimsiz bedeni cansız gibi düşmüştü göğsüne. Sırtındaki okun sapını dikkatle kırıp yatırdı kucağına. Eli dokunmaya kıyamaz gibi değdi Hazan'ın yüzüne.

-Hazan! Hazan açasın gözlerini! Açasın kurbanın olayım! '

Kömür karalarına dolan bu gözyaşları da neyin nesiydi? Oysa ki az evvel kızın önünü kesmiş, ona hesap sormuyor muydu? Böğrüne çöreklenen bu eşsiz sancı aklına yitirdiklerini getiriyor, şimdi bu kız da yitip gitmesin hayatından diye yalvarıyordu. Babası gitmişti... Anası hemi gardaşı gitmişti. Peki ya Hazan? Gitmesindi! Hafifçe vurdu kızın solgun yanaklarına.

-Hazan gitmeyesin!'dedi sesi kendi bile duymaktan korkar gibi fısıltı halinde çıkarken. Boğazındaki hıçkırığı zorlukla yuttu.'Sende gitmeyesin...'

Elinin tersiyle sildi nemlenmiş yüzünü. Şükürler olsun ki Hazan hatun kesik nefesler alıyor, kirpikleri titreşiyordu. Sonunda mecalsiz de olsa açmıştı gözlerini. Yaprak yeşilleri acıyla tutundu kömürden bakışlara.

-Çok acıyor... 'diyebildi dudaklarını zar zor kıpırdatırken. Acırdı, acımaz mı hiç? Koskoca ok saplanmıştı kemikleri arasına. Lakin Akın'ın canı onu gördükçe daha çok acıyordu. Kızın acı çeken küçük bir kız çocuğu gibi büktüğü dudaklarına burukça bakıp başını salladı.

-Geçecek! And olsun ki geçecek! Yeter ki sıkasın dişini. 'dedi hüzünle burulmuş yüzüyle. Hazan inliyor, gözleri yaşadığı acıya eş kayıp gidiyordu. Kapanmamalıydı bu yeşil gözler! Akın o iyi olana dek görmeliydi, kapanmamalıydı! Zayıf eli can simidi misali kavramıştı bahadırın kalın parmaklarını. Gözleri ise korkuyla çevrilmişti Akın'ın gözlerine.

-Korkuyorum... 'dedi Hazan.'Ölecek miyim?'

Korkuyordu... Anne babası gibi yitip gitmekten korkuyordu. Kimsesizliği ile unutulup gitmekten korkuyordu. Dahası yaşadığı bu rüya gibi günlere doyamamaktan korkuyordu. Ama hayır! Hırsla iki yana salladı başını Akın. Ölmeyecekti. Hazan da gitmeyecekti! Gözlerinden akan yaşlarla kucağına aldı kızı. Ve telaş içinde atlara koşarken acıyla mırıldandı.

-Ölmeyesin Hazan hatun... Sende gitmeyesin... '

🍁

Derin derin düşünüyordu Akın Alp. Gecenin ayazına rağmen bir an olsun şifa çadırının önünden ayrılmamış, yoldaşları da çareyi şuracığa bir ateş yakmakta bulmuştu. Susuyordu... Hiçbir zaman çok konuşan bir insan olmamıştı lakin bir başka susuyordu bu gece. Hekim ve ebe hatun okun çok derine girmediğini, tez vakitte Hazan hatunun iyi olacağını söylemişti. Ama yine de sönmüyordu içini kavuran ataş. Uzunca bir soluk sığdırdı göğsüne. Kara gözleri önünde duran alevlere dalgınca düştü.

"BERCESTE" 🍁 (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin