Kesildi nefesim. Kalbim atmayı bıraktı o an. Duyduğum o sese eş damlamıştı gözyaşımın son damlası yanağıma. Karnımın içindeki canımın parçası babasını hissetmiş gibi minik bir kıpırtı verdi . Hangisine atsaydı bu yürek ? Evladımın ben burdayım diyişine mi ? Yoksa ötelerden gelmiş sevdiğime mi ? Bir anda döndü arkama. Bir hayal , bir rüya olmasından öyle korkuyordum ki ! Ama gelmişti işte ! Buradaydı canımın şenliği. O koskoca boyuyla yanıbaşımdaydı ... Titreyen elimi mahsun yüzüne doğru uzatıp yanağına yasladım. Varlığının sıcağı bana hakikat olduğunu haykırıyordu . Tek bir saniye daha duramadım ondan uzakta. Aramızdaki santimleri hızla aşıp atıldım boynuna . Beni belimden sıkıca kavramış , ayaklarımı yerden kesip yine döndürmüştü kendi etrafımızda. Allah'ım... Buradaydı ! Akın burada , gelecekteydi ! Kucağından inip tekrar avuçladım yüzünü . Sarı sokak lambaları altında bile güzeldi .-İnanamıyorum ... Buradasın! Ben gelemedim ama sen buradasın !'dedim sesim heyecanımla titrerken . Başını ağır ağır sallayıp yutkundu. Şaşkın ve ürkek bir hal vardı üzerinde. Etrafa kaçamak bakışlar atıyordu. Aklıma düşenle kendime bir tokat atmak istedim. Bin üçyüzlerden gelen bir adam gelecekte olmamın şaşkınlığını yaşıyordu işte ! Herşey yabancıydı şimdi ona. Ben kitaplardan okuyup , müzelerde gezip bildiğim gerçeklere bile o denli şaşkınlık yaşarken o az bile tepki veriyordu . Beni istemsizce süzen gözlerine bakıp eline uzandım. Üzerimdeki elbise ile hiçte bir oba kadınına benzemiyordum tabii.
-Gel.'dedim elini sıkıca kavrayıp. 'Gel eve girelim sevgilim. Merak etme herşeyi anlatacağım sana .' Çektiğim yöne doğru tepkisiz , ancak temkinli adımlarla geliyordu. Etrafa bir bakış atıp açık kalmış balkon kapısına doğru ilerledim. Bir an önce içeri girmeliydik. Komşular bahçenin ortasında alp kostümlü iri yarı bir adam olduğunu görürlerse bu defa kıvıramayabilirdim. Adımlarımız balkondan içeri girdiğinde Akın bir elini benden çekip başını yukarı kaldırarak sıçramıştı . Şaşkın bir tavırla baktım baktığı yöne . Kocamın yüzü avizeyi dehşet içinde incelemekteydi.
-Bu nece mumdur ? Sanki güneş evin içinde doğmuş gibidir.'dedi gerilmiş sesiyle . Alt dudağımı dişlerim arasına aldım. İyi ki teknolojik tarafı az gelişmiş bir evde yaşıyorduk. Akın daha tavandaki avizeye böyle tepki verirken onu ultra lüks ledler altında düşünemiyordum. Bir kez daha uzandım eline.
-Onların adı lamba. İçinde mum yok yiğidim. Elektrik ile çalışıyor. Ama elektrik ne diye sorma vallahi onu anlatacak fizik bilgim yok.'
Yüzü allak bullak bir halde mutfağa adeta uzaya çıkmış masum köylü gibi bakıyordu. Ah ah... Ben obaya gittiğimde aşlığa böyle mi bakmıştım sanki. Aklıma gelen ile ocaktaki çayın altını yaktım. Bebeğimiz bana boşuna çay demletmemiş, babasının geleceğini hissetmişti demek. O vakit Akın Alpin çayın tadına bakma zamanı gelmişti. Onu tuttuğum gibi şaşkın bakışları eşliğinde götürdüm salona. Her geçtiği kapıdan temkinle giriyordu içeri. Soru sormasına fırsat bırakmadan gidip onu koltuğa oturttum. Bir öyle dönmüş , bir böyle çevrilmiş, olmayınca sedirlerden alışık olduğumuz gibi bir ayağını altına kıvırmıştı. Ona hasret dolu gözlerle baktım. Bir gece ... Yalnızca bir gece geçmişti ama ben binlerce yıldır ayrıymışız gibi özlemiştim onu. Dayanamayıp aniden sarıldım ona. Önce irkilsede benim ben olduğuma emin olmuş gibi sarmıştı kollarını. O da haklıydı. Burada hiç onun Hazan'ı gibi değildim ki. Başımı kaldırıp yüzüne baktım . Bana baksa da gözleri etrafa kayıyordu.
-Burada olduğuna inanamıyorum. Seni öyle çok özledim ki... Ama sen beni özlemedin sanki?' Duyduğu ile etrafa bakan gözleri bana odaklanmış, kaşları mahsun bir tavırla havalanmıştı. Uzanıp uzun uzun bastırdı dudaklarını alnıma. Bu özlediğine bir işaretti sanırım. İçtenlikle tebessüm ettim. Büyük eli ilk kez dokunur gibi değdi saçlarıma.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"BERCESTE" 🍁 (Tamamlandı)
Historical Fiction🍁 -Hey!'dedi sesi atının nal seslerine bulanırken. Gelip tam önümde duraksamış, yorgun hayvan ağır ağır adımlamıştı. Bir doğan misali keskin bakışları sertçe geçti gözlerimden.'Yalnız çıkılmayacak denildi. Nereye gittiğini sanırsın?' -Yetti gayrı...