Susup kalmışlığın en şaşkın haliyle bakıyorduk birbirimize. Etrafımızda sık sık ağaçlar ve gözün alabildiğince boş bir arazi vardı. Epey uzaklaşmıştık obadan. Biz iki uçuk akıllı niçin bu kadar uzağa geldiğimizi sorgulamadan takılmıştık gebe hatunun peşine . Olacağı buydu işte. Şimdi elimizde bir adet şaşkınlık ve korkudan düşüp bayılmak üzere olan Gülnare, bir adet burada doğuracağım diye tutturmuş Hafsa , ve doğdum doğacağım sinyalleri veren bir bebek vardı . Telaşla çöktüm arkadaşımın yamacına.
-Hafsa'm. Can kurban bacım . Etmeyesin. Kendini de yavrunu da tehlikeye atmayasın. Burada doğum olur mu heç?'dedim sesimin sakin ve ikna edici çıkmasına özen göstererek. Hafsa inleyerek başını iki yana salladı. Öyle bir katır inadı tutturmuştu ki kırk akıllı gelse attığı taşı kuyudan çıkaramayacaktı.
-Olmaz dedim Hazan. Obada kimin İlaldı denen o ite haber edeceğini bilmeyiz. Babamında , Göktuğ'unda elini kana bulayamam .' Kısık bir inilti geçti dudaklarından. Ellerinin altındaki toprağı avuçlayıp tüm gücüyle sıkmıştı. 'Burada , hemen yamaçtaki mağarada doğuracam bebemi. Gayrı canımız evvel Allah'a , sonra size emanettir.'
İçime derin bir nefes çekerek başımı çevirip ayakta duran Gülnare'ye bir bakış bıraktım. Hafsa isteğinde haklıydı. Lakin biz doğum yaptırmaktan ne anlardık ? Üstelik yamacımızda doğru düzgün hiçbir şey yoktu. Bugüne dek yalnızca Malhun hatunun doğumlarında bulunmuş , onda da getir götür işlerine bakmıştım. Ya yanlış birşey yaparsak? İçime çöken sorumluluk hissiyle kendimi bir anda Hafsa'nı bizi yönlendirerek götürdüğü mağarada bulmuştum. Her şeyi ince ince düşünmüş, yamacımıza lazım gelecek birkaç ufak şeyi almıştı meğer. Mağaraya dek son mecalini kullanan arkadaşım sonunda daha fazla dayanamayıp çökmüştü yere. Gülnare adeta robot gibi biz ne dersek onu yapıyor , sustuğumuzda ellerini sıkıp bir kenarda dudaklarını kemirmeye devam ediyordu.Gergindik, lakin yapacak tek birşey vardı . Bu bebek bu mağarada doğacaktı.
-Ikınasın Hafsa ! Gayret edesin az kalmıştır !'
Çıkardığımız dışarlıklarımızı yere sermiş , elimizden geldiğince yatacak bir yer hazırlamıştık ona. Daha fazla dayanacak gücü de vakti de kalmamıştı. Meğer dün geceden beri sancı çekip dişini sıkar olmuştu. Gayrı bebek artık doğmaya hazırdı. Günare yanıma çökmüş , ağlak suratıyla yardım etmeye çabalıyordu. Derken bir anda çığlığı koyuvermişti.
-Vallah görmüşüm ! Vallah başını görmüşüm !'
Dediğiyle duygu dolu bir tebessüm belirmişti dudaklarımda. Kolumu kesik birkaç nefesle alnımda gezdirip biriken terlerimi sildim. Geldiğim zamanda tarih okuyacağım derken ebe olup çıkacaktım bu gidişle. Lakin emin olduğum birşey vardı k , bu zamanın kadınları hakikaten çok güçlüydü .Geceden beri sancı çekmiş fakat hiç kimse doğumun başladığını fark etmemişti. Bir anda hızlandı Hafsa'nın nefes alışları. Canının yandığı her halinden belliydi . Ve ben eğer bu sorumluluğu omuzlarıma yüklememiş olsaydı düşüp korkudan bayılabilirdim . Geliyordu ! Basbayağa bebek anneciğinin canından kopup ellerime doğuyordu. Derken Hafsa'nın tiz çığlığı ardından gür bir ağlayış çınlatmıştı mağaranın taşlarını. Gözlerimin bulanık görüntüsü ile avuçlarımda tuttuğum kanlı bedene ürkekçe baktım. Bu mucizeden başka neydi ki ? Gülnare gördüğü manzara ile sevinçten çığlıklar atarak Hafsa'nın yamacına çökmüştü. Terli yüzünü sevgiyle okşadı.
-Heheyt ! Huda mevlam sana aslanlar gibi bir oğul bağışlamıştır bacım ! Gözümüz aydın, gönlümüz şenlik ola !'
Bu tosun gibi oğlanı Hafsa'nın evvelce hazırlayıp bohçaya koyduğu kundağa sarmıştım. Dizi ve kitaplarda hep merak ettiğim o göbek bağını ise ebe hatundan gördüğüm gibi beyaz olana dek beklemiş, hançerimle kesivermiştim. Dahasını onlar bilecekti . Benim elimden gelen buydu. Hala inanamıyordum... Ben bir bebek doğurtmuştum... Hemde tek başıma ... Kundağına sarıp annesinin göğsüne bıraktım aslan yavrusunu . Hafsa yorgun, mutlu , hüzünlü, kısaca karmaşık bir ruh halindeydi. Onun kokusunu alır almaz susan bebeğine sıkıca sarılıp ıslak , siyah saçlarına buseler bıraktı. Ağlıyordu... Dakikalar evvel acıdan dahi ağlamayan bu kız şimdi yavrusuna sarılmış hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"BERCESTE" 🍁 (Tamamlandı)
Historical Fiction🍁 -Hey!'dedi sesi atının nal seslerine bulanırken. Gelip tam önümde duraksamış, yorgun hayvan ağır ağır adımlamıştı. Bir doğan misali keskin bakışları sertçe geçti gözlerimden.'Yalnız çıkılmayacak denildi. Nereye gittiğini sanırsın?' -Yetti gayrı...