(Multi : Göktuğ ve İlaldı )
Ağır adımlarla ilerliyordum toprak yolda . İçimde huzur kokulu meltemler esiyor , kurulan düşlerin gerçek olacağı sevinci her ne kadar mutluluk çığlıkları atamıyor olsamda içimi içime dar ediyordu. Bugün başka bir güzelliğe şahit olmuş , Osman Bey'in ikinci oğlunun doğumunda bulunmuştum. Adı Konya'ya bir teşekkür gibi , ve dahi ikbali onlarınkine benzesin dileğiyle Alaaddin konulmuştu. Orhan'ın aksine rahat ve kolayca doğmuştu küçük Alaaddin. Malhun hatunu yormamış, kısacık zamanda ana kucağına kavuşuvermişti. O ilk ağlayışı, yumuk yumuk ellerini ilk sıkışı gözümün önünden gitmiyordu. Değişiyordum ... Bunu iki kardeşin doğumlarındaki halim ayan ediyordu. Orhan'da daha heyecanlı , daha uçarı bekleşen Hazan gitmiş , yerine Alaaddin'e baktıkça şefkat ve hasretle iç çeken bambaşka bir Hazan gelmişti. Hızlı geçen zaman hissettirmesede beni olgunlaştırıyordu. Usulca açtım otağın girişini ve başımı içeri uzattım. Akın çoktan gelip köşeye çökmüş , beni beklemekteydi . Acelesiz hareketlerle girdim çadıra . Ve gidip tebessümle bezeli bir iç çekerken yamacına oturdum . Dönüp samimi gülüşü ile yüzüme baktı.
-Hoşgelmişsin benim gül goncası hatunum . Diyesin hele , Osman Bey'imin doğan evladı kız mıdır yoksa oğul mu?'dedi sesi merakını ayan ederken. Ağır hareketle çıkardım başımdakileri . Değişik bir ruh haline bürünmüş , oldukça duygusallaşmıştım . Uzanıp başımı erimin dizine yasladım . Büyük elleri hiç beklememiş, oynamaktan hoşnutluk duyduğu açık kahve tutamlara dolanmıştı.
-Babası ve dahi abisi gibi bir yiğit doğmuştur beyim. Osman Bey adını Alaaddin deyü ünlemiştir. '
Sükunete büründü evimin direği. Sustuk ... Avaz avaz sustu aramızda söylenmek istenenler . Aradan dakikalar geçti ve yine toyluğuna düştü bu Hazan . Başımı kaldırıp kurban olduğum kömürden gözlere baktım ümitle . Diyeceğimi anlamış gibi kalkmak için hamle yapmış , ama elini kavrayan avucum ile oturup kalmıştı.
-Akın'ım...'dedim yaprak yeşili gözlerim bakışlarını boşlukta yakalarken . Yamacına iyice sokulup tek elimi göğsüne usulca dayadım. 'Görsen öyle güzeldi ki... O minik bedeni kollarımdayken dünyanın en mesudu benim sanırdım . Pek imrenmişim... Lakin bu heves ancak bebemizi kucağımıza aldığımızda biter .'
Evleneli iki ayı geçmişti. Alışmıştık birbirimize. Birlikte uyumaya , birlikte uyanmaya alışmıştık . Fakat bu bebek mevzuu espri mahiyetinde geçtiğinde bile Akın'ın sesiz kalışı , konuyu değişme çabaları dikkatimi çekmişti. Bir türlü isterim yahut istemem demiyor , çok zorda kalırsa hayırlısını dileyip konuyu değiştiriyordu . Ama şimdi bu konuyu etraflıca konuşmanın tam sırasıydı . Belki yaşım doğduğum zamana göre küçüktü . Ama bu zamanda gayrı vakti gelmişti . Ve bende artık anne olmak istiyordum . Bakışları ocakta yanan ateşe dönmüş erimin çenesinden usulca kavramış , öte tarafa çevirdiği başını benden yana döndürmüştüm.
-Niçin duymazdan gelirsin ? Niçin evvelden beridir tek kelam etmezsin ? Diyesin beyim , benim hatunluğumdan yana mıdır gücenikliğin? Gözünde ana olacak olgunluğa erişememişim mi daha ?'
Buruk çıkıyordu sesim. Nitekim içimde sesim gibiydi. Sağlık açısından bir sıkıntımız olmadığını bilirdim . Fakat bu tavırlar beni başka şeyler düşünmeye itiyordu . Dediğim ile donuk duran yüzü gerilmiş , yerinde huzursuzca kıpırdanıp bana doğru iyice dönmüştü. Dolu dolu olan yaprak yeşili gözlerim gayrı hüznünü saklayamaz olmuş , inci tanelerini yanaklarıma salıyordu. Uzanıp elleriyle sildi yüzümdeki ıslaklığı . Çehresi gerilmiş, köşeye sıkışmış olmanın stresi ve benim üzüntüm arasında kalakalmıştı. Sert bir yutkunma geçti boğazından .
-Hazan'ım ağlamayasın . Bu yaşların odlarında yakmayasın beni . 'dedi tok sesiyle mırıldanarak . Kollarımı göğsümde kavuşturup sessiz hıçkırıklarımı sürdürdüm. Bu tavrının sebebini açıklayana dek kafamdan geçen her seçeneği doğru sayıp üzülecektim. Ve o da böyle edeceğimi iyi biliyordu. Güçlü kolları uzanmış ve beni küçük ve hafif bir bedenmişim gibi kucaklayarak dizlerinin üzerine çekmişti. Annesinden dayak yediği için ama yine annesinin kucağında ağlayan küçük çocuk gibiydim . Burnumu çekip beni göğsüne yaslamasına izin verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"BERCESTE" 🍁 (Tamamlandı)
Historical Fiction🍁 -Hey!'dedi sesi atının nal seslerine bulanırken. Gelip tam önümde duraksamış, yorgun hayvan ağır ağır adımlamıştı. Bir doğan misali keskin bakışları sertçe geçti gözlerimden.'Yalnız çıkılmayacak denildi. Nereye gittiğini sanırsın?' -Yetti gayrı...