🍁Onsekizinci🍁

8.2K 809 238
                                    

(multi : Hazan hatun temsili)

Yazar anlatımı ✍️

Sayılı gün tez geçer, beklenen vakitler güçte olsa nihayetinde varıp gelirdi. Yine öyle olmuş, sonunda beklenen o kutlu günlere erişilmişti. Obada çekilen acılar yerini geçkin sızılara bırakmış, yoklukların yeri dolmasa da gidenlerin vefası her vakit ödenmişti. İmdi günlerden toy günleri, Hazan hatun ile Akın Alp'in vuslatlarıydı.

Domaniç yaylaklarını üç gün üç gecedir inletiyordu mutluluk dolu ünleyişler. Ahali nicedir hasretini çektikleri bu güzel topraklara yeniden kavuşmanın, hemde iki gencin mutluluklarına ortak olmanın huzuru içindeydi. Osman Beyin atalık edip önayak olduğu bu evlilik tüm oba ahalisinin beğenisini kazanmıştı. Akın Alp evvelden beridir yiğitliği ve dürüstlüğü ile pek övülür, giden ana babasının ardından bir başına büyümüş olsa da bey evlatları gibi ulu görünürdü. Hazan hatun ise obaya geldiği günden itibaren hamaratlığı , güzelliği ve hanımlığı ile hatunlar tarafından yeni yetmelere örnek olarak gösterilirdi. Peki ya bu iki övünçlü gencin bir olması sevinmeye değmez miydi?

Toyun ilk günü başta Osman Bey ve obanın yiğitleri olmak üzere tüm bahadırlar tertiplenen av toyuna katılmıştı. Evvelinde hatunların seyrettiği yarışlar yapılmış, güreşler tutulup yağız delikanlılara methiyeler düzülmüştü. Ardından çıkılan avda ise toyda pişirilip yenilmesi için hayvanlar avlanmış, av toyunun bu kez en hünerli eri Gündüz Beyin oğlu Aydoğdu olmuştu. Genç bahadır boyundan büyük bir geyiği tek başına, hemde kısacık bir zamanda yıkmış, boyun derisini anası Burla Hatuna armağan edeceğini duyurmuştu.

Obada ise hatunlar bir telaş içindeydi. Olgun hanımlar adet üzre bir eksik gedik var mı diye sormaya gelinin otağına gider, çaktırmadan çeyiz sandığına şöyle bir göz atar, gözüne çarpan eksiği bulunca da otağına dönüp varsa genç kızı, yoksa küçük çocuğu ile o eksiği çeyize hediye yollardı. Bu adeti yerine getirmek isteyen hanımlar üstelik yetim olan bu kızcağızı eksiği ne varsa tamam etmek üzere söyleşip varmıştı Gülışık ananın çadırına. Lakin gördükleri manzara ağızlarını tabiri caizse bir karış açık bırakmıştı. Hazan hatunun oymalı ceviz sandıkta sunulan çeyizleri yerinden taşıyor, belki iki belki de üç genç kız evlendirecek kadar eşya barındırıyordu. Elbette Gülışık hatun kendi doğurmamış olsa da bir tanecik kızını boynu bükük gelin etmeyecekti. Gecesini gündüzüne katmış, Gülnare ve Hafsa'nın da destekleriyle Hazan kıza dillere destan bir çeyiz hazırlamıştı.

Ertesi sabah yine erkenden başlamıştı gün. Kazanlar kurulmuş, toyda avlanan hayvanlar pişirilmek üzere hazırlanmıştı. Koca koca kaplarda hamurlar yoğruluyor, yayıklar ayran yapmak için yoğurtlar ile dolduruluyordu. Ocak başını tutan hatunlar birbiriyle eğlenip, şakalaşarak yapıyorlardı hazırlıkları. Bu esnada oğlan evi yerinde olan Malhun hatun toprak tasta hazır ettiği kınayı yanına kattığı birkaç hediye ile gelinin evine yollamıştı. Kınayı götüren hatunlar Gülışık ana tarafından buyur edilmiş, Hazan hatunun ellerinden serin şerbetlerini afiyetle içmişti. Başta ahretlik bacıları Hafsa ve Gülnare olmak üzere tazeler toplaştığında ise gelini orta yere oturtup, beline kadar uzamış gür saçlarını sıra sıra beliklemiş, avuçlarını ve parmaklarını güzel dileklerde bulunarak kınalamışlardı.

Vakit akşama varıp karanlık günü boğduğunda obanın ileri gelenleri ve ulu beyleri Osman Beyin çadırında toplanmışlardı. Bu gece Hazan hatun ve Akın Alpin nikahları kıyılacak, Hazan hatun anasının otağında son uykusundan uyandığı sabah düzülmüş gelin alayıyla deveye bindirilip toyun kurulacağı alana götürülecekti. Nikahı Osman Beyin ricası üzerine Harlak ötesindeki İkizce mevkiine Konya'dan yeni göçen ahalinin başı Yahşı Fakı kıyacaktı.

"BERCESTE" 🍁 (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin