-11-

1.5K 71 42
                                    

11.BÖLÜM : UFAKLIK

"Belki bir gün, birbirimiz için yeniden yanarız."

Bölüm şarkısı: Shayne Ward-No promises

"Sen o çocuksun. Sen o çocuksun, Batın. Sen o çocuksun."

Hıçkırıklara karışmış sesimle bağırıyordum. Batın bana doğru yaklaştığında hızla geri çekildim. Geriye doğru sürünerek yatağın ucuna yaslandım. Gözyaşlarımı hiç böyle akıtmamıştım. Ailemden kaçtığımda, abimin ihanetinde, öldürmeye çalışmasında bile böyle ağlamamıştım. Bedenim zangır zangır titriyordu. Batın yere düşen fotoğrafı eline aldı. Bana doğru yavaşça yaklaştı. Fotoğrafı havaya kaldırdı.

"Hangi çocuğum Irmak?" diye bağırdı.

Ses tonu odada çınlayarak kulak zarıma çarptığında başımı dizlerime yasladım. Gözyaşlarımı bu kez göbeğime doğru akıtıyordum. Küçük damlalar sıcak tene soğuk geliyordu. Batın bir anda bileğimi kavradı. Hızla ayağa kalkarken benide kaldırdı. Zoraki bir şekilde ona uydum. İri eli bileğimi fazla sıkı tutuyordu. Canım acımıştı. Dişlerimi sıktım. Yüzümü yüzüne hizaladı.

"Sana sordum," diye tısladı.

Dişlerini sıkıyordu. Ağzından gelen yoğun viski kokusunu görmezden geldim. Sabah sabah içecek kadar pis bir midesi vardı. Bileğimi uyarırcasına sıktı. Bir anda bedenimi önce kendine doğru hafifçe çekerek arkama itti. Yatağa düştüm. Dehşetle dirseklerimden destek aldım. Saçlarımın bir tutamı gözlerime değiyordu.

"Ben açıklayayım," diye bağırdı yeniden.
"Evet, ben o çocuğum. Aşağıladığın ama seni sevmekten bir saniye vazgeçmemiş o aptal çocuğum. Seni zerre umursamayan bir çocuk için aşağıladığın, küçük düşürdüğün o çocuğum."

Bağırırken bana doğru uzandı. Bir dizini yatağa koydu. Sağ eliyle saçlarımı kavrayarak hafifçe çekti. Öfkeyle dolmuştu. Yılların zehrini fırsat bulmuşken tenime enjekte ediyordu.

"Hakettim mi Irmak? He, hakettim mi?"

Cevap vermemi istercesine saçlarımı tekrar çekti. Dişlerimi sıktım. Ona yenilip acıyla inlemek istemiyordum. Saçlarımı aniden bıraktı. Yataktan uzaklaşarak arkasını döndü. Sağ elini saçlarına daldırdı. Dağınık, sarımtrak saçlar özgürlükle dans etti. Acının geçmesiyle kendimi yatağa attım. Ağlama nöbetim ikiye katlanmıştı.

"Haketmedim. Ben seni köpek gibi sevdim. Koskoca 4 yıl. Bir an bile usanmadan, yılmadan, vazgeçmeden sevdim seni. Uzaktan çok yakın sevdim ben seni. İçinin ta derinliklerini bilecek kadar sevdim."

Aniden bana döndü. Ağlamayı kesip korkuyla soludum. Yüzünde acı bir gülüşle yanıma geldi. Yatağa çöktü. Bir elimi avucunun içine aldı. Gözlerimi gri cennete çevirdim. Buğulu bakışlarıma rağmen kusursuzdu. Gözlerindeki acıya rağmen kusursuzdu.

"En sevdiğin şey o pembe kulaklığındı. Fırsat buldukça kulağına takardın. Derste, spor salonunda, kantinde, bahçede. Aklına neresi gelirse. Parçan olmuştu artık. Sinirlenince saçlarının uçlarını işaret parmağınla baş parmağın arasına sıkıştırıp aşağı doğru çekerdin. Sevmediğin biri ortamına girince gözlerini devirerek ilgi beklerdin. Kantindeki pizza tost okulun en sevdiğin öğesiydi. Her sabah taze sıkılmış portakal suyuyla birlikte pizza tost yemeden güne başlamazdın. En sevdiğin çikolata Damak'tı. Mutlaka 4. tenefüste yerdin. Yoksa rahat edemezdin. Geometriden nefret ederdin. Soru çözerken işaret parmağınla burnunun ucunu kaşırdın hep. He birde kaleminin başını kemirirdin. En sevdiğin ders müzikti. Gitar çalmayı çok isterdin. Bir süre eğitim aldın ama bir süre sonra sıradan geldi.  Sıkıldığın için  çelloya merak sarmıştın. Daha sonra o da sıradan gelmişti. Bu kez de piyano merakın başlamıştı. Piyano resitali vermek en büyük hayalindi. Benim ise en büyük hayalim senin o fil dişi tuşların üzerindeki narin, beyaz ellerinin meleksi güzelliğinle piyanoya nasıl hayat vereceğindi. Bir gün görmeyi her şeyden çok istiyordum. Olmadı ama. Duygularımı mahvedip bir köşeye attın sen. Hor gördün, aşağıladın. Beni ait olduğum yerden gönderecek kadar aşağıladın."

Siyahın ŞafağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin