34. BÖLÜM : KAN
"Acıyla güçlenen insanların mutluluğu bulma uğruna yok olup gittikleri yerdi dünya."
Bölüm Şarkısı Playlist :
A Fine Frenzy - Almost Lover
Joel Adams - Please Don't goAcı, bu kez nasıl şekillenmişti hayatımda? Yine hangi mutluluğumdan içeri sızmıştı?
Bilmiyordum
Daha kötüsü hiç bir zaman bilemeyecektim.İlmek ilmek vücuduma işlenen acı öyle çaresizdi ki çığlığım bile sessizliğe izdivaç etmişti. Ölüm, odanın dört bir yanını siyah kanatları altına gizlemişti. Tok sesin, tenimi ürperten tınısı odada iki kez daha tekrarladı. Ancak ne bir ses ne bir hareket henüz oluşmamıştı. Garipti.
Bir insan nasıl bu kadar kusursuz bir cinayete imza atabilirdi? Bu gece, sebebi hayatımın ölümü göğsüme saplanan bir hançer olacaktı ve nefes aldığım her dakika biraz daha saplanacaktı.
Kıvanç'ın bedenime uyguladığı baskı sona erdiğinde bedenim yere doğru düştü. Korkum, çaresizliğime karıştığından mıdır bilemem, gözlerimi sıkıca yummuştum. Gerçeği, grinin vedasını görmek için hazır değildim. Ölümün en kötüsüydü bu. Hayatım olan adamın ölümünü sessizce izlemiştim.
Soğuk bir el belimi kavradı. Beni sıkıca kendine doğru çekti. Tanıdık kokuyla nefesim kesildi. Hızla göz kapaklarımı araladım. Dağılmış bir ifadeyle gri gözlerini gözlerime çevirdi.
"Batın?" Ellerimle yüzünü tuttum. "İyi misin? Vuruldun mu?" Panikle elimi kolundan aşağı doğru çektim. Yalpalayarak vücudunu incelemeye çalıştım.
Beni göğsüne doğru bastırdı. Saçımın üzerinden öptü. "Ben iyiyim, Irmak. Sakin ol."
Başımı kaldırarak yüzüne baktım. Yüzünü inceledim. Acı çeken bir hali yoktu. Bakışlarımı yatağa çevirdim. Az evvel Batın'ın alnına silah dayıyan adamın alnından kanlar akıyordu. Dehşete düşmüş bir halde Batın'a döndüm. Yavaşça ayağa kalkarak beni de kaldırdı.
"Buradan gidelim."
Yüzüne baktım. Şaşkındı, beklemediği bir şey olmuştu ve bu olay onu afallatmıştı.
O küçük odada sadece beş dakika içinde ne olup bitmişti?
Tekrar yatağa baktım. Adamın siyah gözleri açıktı ama öldüğü belliydi. Midem bulanıyordu. Bakışlarımı adamın gözlerinde bir süre sabit tuttum. Ecelin siyah gözleri ferini çoktan söndürmüştü.
Batın, beni kucağına aldığında ancak kendime gelebildim. Şok geçiriyordum ve bunu hissediyordum. Bedenim zangır zangır titriyordu. Batın'ın sessizliği ise daha çok ürpermeme sebep oluyordu. Evden dışarı çıktık. Kutay, Siyah Panterin yolcu kapısını açtı. Batın, beni usulca koltuğa bıraktı. Hepsi arabaya bindiğinde çoktan hız göstergesi son demindeydi. Arda ise ailesiyle beraber başka bir araçla bizi takip ediyordu. Boş yolda son sürat gidiyorduk. Ağaçların bulanık görüntüsü mideme iyi gelmedi. Derin bir nefes alarak gözlerimi yumdum.
"Irmak?" Batın'ın yumuşak sesine cevap verecek kadar iyi hissetmiyordum.
İç çekti. "Uyumaya çalış. Eve vardığımızda seni uyandırırım."
![](https://img.wattpad.com/cover/32617810-288-k363001.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyahın Şafağı
Teen FictionGeçmiş, en çok geçmediğinde can yakardı. İntikam, en çok ölümle şahlanırdı. Ve aşk, en çok yaşamın kıyısında bir dar ağacında sallandığınız an doğardı. Siyaha batmış hayatların, aydınlıkla kavuştuğu noktadır şafak vakti. Ve bu hikayede siyahın ş...