-20-

1K 53 44
                                    

20.BÖLÜM : KAHRAMAN

"En sevdiğinin son nefesini eğer kurtarmazsan vereceğini düşünürsen kahraman olursun."

&

Birine gözü kapalı bağımlı olduğunuzu hissettiğiniz oldu mu? Varlığını kutsal saydınız veyahut onu süper kahramanınız sayacak kadar yücelttiğiniz oldu mu?
Ben ilk kahramanını kaybetmiş küçük bir kız çocuğuna 21 yaş maskesi geçirmiş, ruhuna olgunluğu saptamaya çalışan genç bir kadındım.
Babamı, ilk kahramanımı kaybetmiştim.
Ve onun bıraktığı derin boşluğa yeni bir kahraman koymaya çalışıyordum.
Bu kahramanın gri gözlerine hapsettiği acı üstüne acı yeşermiş bir geçmişi, yanındayken iyi hissettiğim bir geleceği vardı.
Benim yeni kahramanım Batın Ertürk'tü.
Ve içimdeki Irmak, çoktan ellerini semaya açmış Batın'ın beni kurtarması için Allah'a yalvarıyordu.

Eymen'in eli elbisemin etek kısmını yukarı doğru çekmeye başladığında korkuyla tepinmeye başladım. Gözlerimden süzülen yaşlar kezzap misaliydi. Tenimi kaynar suya batırılmışçasına yakarak süzülüyorlardı yanaklarımdan.
Eymen dudaklarını bir kez daha kulağıma bastırarak içkili nefesiyle konuştu. "Benim olmaya hazır mısın, güzelim?"

Beni tek hamlede yere doğru yatırdı. Güçlü bir çığlık atmaya çalıştığımda ellerimi düzleştirerek üzerine oturdu. Çenemi eliyle tüm gücü eşliğinde sıktı. Banyodaki raflarda süs olarak duran çeşit çeşit liflerden birini alarak ağzıma tıkadı. Bağırıyordum. Ancak sesim ağzımdaki parça yüzünden anlaşılmıyordu. Gülümsedi. "İşte böyle güzelim."

Başını göğsüme doğru eğip dudaklarını büzdüğünde bedenim şiddetli bir ağlayış dalgasıyla sarsıldı.
Bu sırada kapı gürültüyle kırıldı. Menteşenin vidaları yere düştüğünde Eymen ellerini üzerimden hızla çekerek ayağa kalktı.
Batın ilk olarak bakışlarını bana dikti. Gözümdeki yaşları gördüğünde Eymen'in üzerine bir panter gibi atladı. Batın ardı ardına bir sürü yumruğu yarım saniye içinde Eymen'in yüzüne indirmişti bile. Ağzımdaki lifi elimle çıkardım. Hıçkırıklarımın arasından konuşmak istesem de olmuyordu. Cenin pozisyonunu alarak gözyaşlarımın akmasına izin verdim. Bedenim incinmişlikle titriyordu.

"Kutay?" diye bağırdı Batın.

Kutay içeri girdi. "Buyur abi?"

"Al şunu benim odama götür, bağla ve başında bekle. Herkes gidince icabına bakacağım."

Kutay, Eymen'i banyodan çıkardığında Batın yanıma diz çöktü. "Irmak?"

Sesi yumuşacıkta olsa bedenim tepki veremiyordu. Boş gözlerle krem kahve çizgili seramiğe bakıyordum. Çıkan bir saç tutamımı kulağımın arkasına sıkıştırarak yanağımı okşadı. "Güzelim, iyi misin?"

Gözlerimi yumarak başımı hafifçe eğdim. Saklanmak, yerin yedi kat dibine girmek istiyordum. Yine tepki vermeyince bu sefer sert bir tonla konuştu. "Irmak, endişeleniyorum. Cevap ver."

Seramiğe bakmaya devam ettiğimde dişlerinin arasından konuştu. "Tamam gidip o piçi geberteceğim."

Ayağa kalkacağı sırada son bir gayretle kolundan tuttum. Yorgun ve yaşlar yüzünden buğulanmış gözlerimle gri cennetine baktım.

"Beni bırakma Batın. Sana ihtiyacım var," diye fısıldadım.

Gözlerindeki öfke yerini yumuşak bir ifadeye bıraktı. Başını sallayarak beni kucağına aldı. Oldukça nazik haraketler kullanıyordu. Batın, genelde öküz davranışlar sergilese de ağladığımda ya da incindiğimde kibarlaşabiliyordu.
Banyodan çıktı. Odama girdiğimizde aşağıdan yükselen kalabalıkla iç çektim. Batın beni göğsüne bastırdı.

Siyahın ŞafağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin