22. BÖLÜM : TUZAK
"Aşk, bir kalbin son kez teklediği o son gümbürtü de biter."
Bölüm Şarkısı: Justin Timberlake-Mirrors
Bir rüya.
Flu efektini üzerine geçirmiş en güzel rüyam.
Bir melek.
İki dudağının arasından cenneti fısıldayan, sert yüz ifadesinin altından fırlamaya çalışan çocuksu ruhu.
Rüyamda her zamanki gibi gönlümün payitahtına Batın Ertürk oturmuştu. Meleksi yüzüne garip ifadelerle bakıyordum. O ise üstümü değiştirmek ile meşguldü. Normalde olsa bundan utanmam ve bu yüzden diretmem gerekirdi lakin ben çok rahattım. Tek kelime etmeden üzerimi değiştirmesine izin verdim. Pijamamı giydirmek için eğildiğinde parmaklarımı saçlarında gezdirdim. Bir rüyada değildim. Bu anın her parçası kusursuz bir şekilde güzel ve gerçekti. Bir an duraksadı."Saçların, seni sen yapan en güzel öğe. Neden biliyor musun, Batın Ertürk?"
Gözlerini kıstı. "Neden?"
"Çünkü bedeninin sert görüntüsüne uymayan tek yer saçların. Çocuksu bir masumluğa sahip," diye fısıldadım, ardından gülmeye başladığımda kaşlarını çattı.
Bir şey demek için konuşmaya yeltendi ama sonra dudaklarını birbirine sıkıca bastırarak mühürledi. Yatağımdaki yastığı düzeltti. Başımı hafifçe yastığa yatırdı. İri elleri kafa tasımı paramparça edecekmiş gibi dursa da olağan gücüyle nazik ve yumuşak hareket ediyordu. Üzerime pikeyi yavaşça örttü. Yanıma gelmesini beklerken, arkasını dönüp yürümeye başladı.
"Benimle uyumayacak mısın?"
Tekrar bana döndü. "Sen sarhoşsun, Irmak," diyerek gözlerini devirdi. "Eğer ayık olsaydın, bugün beni yanında istemezdin."
"Ama ayık değilim ve istiyorum."
Başını yana eğerek hafifçe güldü. "Peki ya sabah uyandığında? Sonuçta ayılmış olacaksın."
Kolumu havaya kaldırarak ona doğru uzandım. Yavaşça gelmesi için işaret ettim. "Yanımda kal. Ayıldığımda gidersin olmaz mı?"
"Ya gidemezsem?"
Beynim bulanıklaşmaya başlasa da dediği cümleye düşünerek cevap verdim. Batın Ertürk'e onun zaafıyla karşılık verecektim. Ona beni sunarak karşılık verecektim. "Gitme. Savaşmak için kal. Benim için benimle mücadele et Batın Ertürk."
Elinde kalan son bir itiraz gücüyle dudaklarını araladı lakin daha sonra-masum bakışlarımdan etkilendiği için mi yoksa kendinde direnecek gücü bulamadığından mı bilemem- yanıma doğru yürüyerek havada duran elimi avucunun arasına aldı.
Avucumu çevirerek, avuç içime bir öpücük kondurdu. "Beni sakın sensizlikle bir başıma koyma, kaçak gelin. Sakın bunu yapma. Benim yanımdan asla ayrılma. Asla uzaklaşma. Bir nefes kadar yakınımda ol. Diğer türlüsü çile. Diğer türlüsü oksijenin içinde boğulmak gibi. Sakın ama sakın deneme," dedi ve eğilip alnımdan öptü. "Şimdi uyu, kaçak gelin. Dinlenmeye ihtiyacın var."
Bilincimin ayık kalan son parçasını da Batın Ertürk'ün kullandığı harika sözlerle süslemiştim. Gülümseyerek esnedim. Kıkırdadı. Bilincim, uykunun tatlı bedenine kocaman sarıldığında tek bir cümleyi kulağıma fısıltılı bir sesle duydum.
"Seni sadece sevmiyorum, kaçak gelin. Ben seni adeta yaşıyorum."
***
Başımda, zonklayan ağrıyla gözlerimi kırpıştırarak araladım. Yatakta hafif doğrulduğumda başıma giren bir ağrıyla inledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyahın Şafağı
Teen FictionGeçmiş, en çok geçmediğinde can yakardı. İntikam, en çok ölümle şahlanırdı. Ve aşk, en çok yaşamın kıyısında bir dar ağacında sallandığınız an doğardı. Siyaha batmış hayatların, aydınlıkla kavuştuğu noktadır şafak vakti. Ve bu hikayede siyahın ş...