14.BÖLÜM : YIKIM
"Kaç kez aynı yerinden kırılırdı bir insan?"
&
Bir ayda kaç yıkım yaşardı insan? Kaç kez sevdiklerinden vazgeçerdi? Kaç kez sevdiği yerden uzağa itilirdi? Bir hayat ne kadar zor olabilirdi?
Hayatım replay tuşunda basılı kalmış gibiydi. Bir kez her şeyimden vazgeçmiştim. Ailemden, evimden, yaşadığım çevreden, her şeyden. Şimdi, tekrar vaz mı geçecektim?Yüzüme iğrenerek bakan griye döndüm. Kurduğu cümlenin dehşetiyle solurken yanıma geldi. Sandalyemin ucunda, önüme diz çöktü. Elimi avucunun arasına aldı.
"Evine yollamıyorum merak etme. Daha benimlesin. Sadece sizin eve gireceğiz," diyerek göz kırptı.
Rahatlamaktan çok yeni bir panik dalgasıyla sarsıldım.
Ne saçmalıyordu?"Nasıl yani?" diye fısıldadım ağlamaklı sesimle.
Boşta kalan eliyle yanağımı usulca okşadı. Küçük bir kız çocuğunu sever gibiydi dokunuşları. Öyle masum, öyle narin, öyle içten.
Ayağa kalktı. Elim, elinin sıcaklığını
kaybetti.
Elimde bir soğukluk oluştu, eli eksikti.Tabletini alarak tekrar yanıma geldi. Tableti masaya-yani önüme doğru- koydu. Ekran şifresini girdikten sonra bir fotoğrafı işaret etti.
"Burası bizim Alaçatı'daki yazlığımız," dedim şaşkınca.
"Evet, ailen dün buraya gitti. Evde bir koruma ve bir hizmetli kaldı," dedi sakince.
Tabağımı göstererek tekrar konuştu.
"Sen yemeğini bitir hemen çıkalım."
"Plan ne?" dedim merakla.
Heyecanlanmıştım. Kendi evime girecek olmanın verdiği duygudan emin olamıyordum.
Özlem?
Panik?
Korku?
Ne hissediyordum?
Düşüncelerime gireceğim kavşaktan Batın'ın cümlesiyle döndüm."Eve gireceğiz. Almanı istediğim bir belge var. Babandan o belgeyi alacaksın," dedi omuz silkerek.
Batın'ın alışılagelmiş umursamazlığı çileden çıkmanıza yeterdi. Kusursuz yüzüne baktım. Bir insanın gri bakışları nasıl büyü yapabilirdi?
"Ne tür bir belge?" dedim sesimi sakin tutmaya çalışarak.
"Kaçakçılıkla ilgili," dedi kısaca.
İri iri gözlerimle avcısına bakmakta olan tavşan misali kalmıştım sandalyede. Babam? Kaçakçılık? Bu yaşıma kadar harama el uzatmamı tenkin eden babam mı kaçakçılık yapıyordu? Bu kadarı olamazdı değil mi? Omuz silkerek arkasını döndü. İçki büfesinin önünde durdu. Kristalden yapışmış küçük bardağa viskiyi usulca doldurdu. Sarıyla, turuncu karışımı sıvıyı büyük bir iştahla boğazından aşağı yolladı. Tekrar bana döndü, gözlerinde viski hazzının yarattığı alev parıldıyordu.
"Baban pek çok yasa dışı yola başvurmuş, Irmak. Bununla şans eseri tanıştım. Açıkçası bende Haluk Sözeri'nden bu kadarını beklemiyordum. Ardınç'ların meşhur ve biricik varisi - bunu derken alaylı bir gülüşü havaya bıraktı- Mete'yle evleneceğin gün babanın senin için hazırlattığı gelinliği hatırlıyor musun?"
Sadece başımı salladım. Gelinlikle babam özel olarak ilgilenmişti. Yalnızca tasarımın taslağı anneme aitti.
"İşte onun parası kaçak yolla ülkeye getirilmiş. Dolar ile ödeme isteğinde babannem şaşırmış ancak ısrarları üzerine kabul etmiş. Lakin paranın kaçak yolla ülkeye girdiği ortaya çıktı. Para babannemin üzerinde gözüküyor. Tuzak yolla bunu babanneme yıkmaya çalıştılar." Bir anda durdu. Yüzünde hain bir gülüş, güneş misali parladı.
"Elbet bedelini öder."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyahın Şafağı
Подростковая литератураGeçmiş, en çok geçmediğinde can yakardı. İntikam, en çok ölümle şahlanırdı. Ve aşk, en çok yaşamın kıyısında bir dar ağacında sallandığınız an doğardı. Siyaha batmış hayatların, aydınlıkla kavuştuğu noktadır şafak vakti. Ve bu hikayede siyahın ş...