-32-

584 31 20
                                    

32.BÖLÜM : UÇURUM

"Uğruna savaştığın bir aşkın yorgun savaşçısıdır kalbin. İyi bak savaşçına, gün gelecek atmayacak aşkına."

Bölüm şarkısı : A Fine Frenzy-Almost Lover

Siyah, tüm renklerin en koyusuydu.
Umudun rengi olan maviyle karıştığında tortusunu maviye bırakarak lacivert olmasına sebepti. Umudun mavisini, kendi karamsarlığına çekendi.

Ama yine de renklerin en asiliydi Siyah.
Hangi renk ile karışırsa karışsın kendi benliğindeki koyuluğu asla yitirmiyordu.

Siyah, kadar asil miydik?
Ya da siyah kadar saf mıydık?
Değilsek bile, olabilir miydik?

Batın, bedenimi arkasına alarak öne doğru bir adım attı. Siyah gözlerindeki kasvetli ölüm bakışını karşımızda duran adama fırlattı. Kıvanç'ın heybetli görüntüsünden korkmamı engelleyen tek şey ondan daha heybetli gözüken Batın'ın sahiplenici tavırlarıydı. Arkasında durmama rağmen kolunu belime sarmıştı. Gözlerindeki ölümün dehşetini gergin göğüsünün kabarmasından anlayabiliyordum.

"Ne işin var burada?" Sesindeki tını ürpermeme neden oldu.

Gözlerimdeki korkuyla bakışlarımı kapıya çevirdim. Bana bakan tanıdık gözler tuhaf bir şekilde endişeli ve içten gözüküyordu.

"Sen iyi misin?"

Soruyu direkt olarak bana yöneltmişti. Batın'ı duymamış gibiydi. Kapıdan içeriye doğru bir adım attığında Batın da eş zamanlı hareket ederek bir adım atıp önüme geçti. Artık görüş açım sadece Batın'ın sırtından ibaretti.

"Hayır," dedi sesindeki tehditkar tonla. "Bir adım daha atmaya kalkma."

"Hey hey." Kıvanç'ın sesi Batın'ın aksine daha yumuşak çıkıyordu. "Sakin ol, sadece konuşmak için geldim."

"Ne konuşacaksın?"

Kıvanç boğazını temizledi. "Lütfen, Batın. Onu görmeme izin ver."

Donmuştum. Kıvanç, Batın'a rica da mı bulunuyordu?

Batın başını iki yana hızla salladı. "Bunu yapmayacağımı biliyorsun."

"Biliyorum," diye yanıtladı Kıvanç. "Onu hemen korumaya geçeceğini biliyordum."

Batın alayla güldü. "Bunu bile bile neden geldin öyleyse?"

"Onunla konuşmam gerek."

Garipti ancak Kıvanç'ı tanıyordum. Sesi son derece samimiydi. Batın'ın koluna dokundum. Başını yana çevirerek göz ucuyla bana baktı. Başımı hafifçe salladım. Kastığı çenesini hafifçe açarak derin bir nefes verdi. Yana doğru bir adım atarak Kıvanç'ı görmemi sağladı ancak belimdeki elini çekmedi. Kolunu sıvazladım. Başını bıkkın bir şekilde salladı. Yaptığımı doğru bulmadığı belliydi. Başımı kaldırarak Kıvanç'ın beklenti dolu bakışlarına karşılık verdim.

"Seni dinliyorum." Sesim kendinden emindi. Korkusuz ve benden beklenmeyecek kadar cesurdu. Bunun sebebi sahiplenici edayla belimi sıkan elin sahibinden gelen güven hissiydi.

Kapıdan içeri girerek hızla bize doğru yürüdü. Batın tam önüme geçeceği sırada kolundan tuttum. Afallayarak bana döndü.

"Bana zarar vermeyecek," dedim sakince.

Bakışlarını Kıvanç'a çevirdi. Öldürücü gri, her an patlayacak gibi duruyordu. Bir hareket, en ufak bir laf bekliyordu. Elimi, avucunun içine doğru kaydırdım. Kısa bir an gözlerime baktıktan sonra parmaklarımı parmaklarına kenetledi.

Siyahın ŞafağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin