-23-

835 50 34
                                    

Merhaba arkadaşlar,
Umarım iyisinizdir. Her birinize önümüzdeki haftasonu güzel günler diliyorum. Malum yaz, bütün planlarınızı gerçekleştiemeniz dileğiyle.
Hikayeyi okumadan önce sizden rica oy ve yorunlarınızı eksik etmemeniz.
Anlayışınız için çok teşekkürler.
Son olarak 15K'ya ulaşmışız. Bunun için hepinize ayrı ayrı teşekkürler. Bu okunma oranı sizler sayesinde.
Seviliyorsunuz.

23.BÖLÜM : SÖZ

"Sevdiğiniz birisi için can vermek, ölmek için güzel bir yol."

Bölüm Şarkısı : Justin Timberlake-Mirrors

Ne olursa olsun, başınıza ne gelirse gelsin, hayatınızdan bir parça olan insana sırtınızı asla dönemezdiniz. Canınızı yaksa dahi, size zarar verse dahi sizden bir iz taşıyana isteye isteye 'öl' diyemezdiniz.
En sevdiğiniz kişi sizi isteyen, sizi öldürmek için inine çekmeye çalışan birinin elinde olsa, ne yapardınız? Yüzü kan içinde, dayaktan bitap düşmüş olsa, daha da beter ol diyebilir miydiniz?
Et ile tırnak gibi olduğunuz abinizi sizi öldürmek isteyen adamın eline düşmüş bulsanız ne hissederdiniz?
Annem her zaman bizim et ile tırnak olduğumuzu söylerdi. Ne olursa olsun birbirinizden ayrılamazsınız derdi. Ama gelin görün ki bir anda ben, tırnak olan kısım olarak çok uzamış ve kesilip atılmıştım.
Sertaç, karşımdaki ekranda yüzü dağılmış bir halde duruyordu. Mete, bana ulaşmak için onu kullanmıştı.
Bu iyi bir akıl oyunuydu.
Sertaç'la kedi ve köpek benzetmesine en iyi uyan kardeşlerdik. Sürekli kavga eder, asla iki dakika iyi geçinemezdik. Birbirimizle sürekli dalga geçer ve bu bel altı şakalara bağlandığında kavgaya tutuşurduk. Yine de ne zaman düşsek birbirimizin elinden, yine birbirimiz tutardık.

Aylardan Kasım'dı. Net hatırlamıyorum ama 14 yaşlarında olmalıydım. Okuldan eve dönüyordum. Servis sevmediğimden yürüyordum. Annemler tüm itirazlarıma rağmen servise yazdırmışlardı. Yine bir gün yürürken belayı üzerime çekmiştim. Bir oğlan patenle önümden şekil yaparak geçiyordu. Oğlan önümde aniden duruyor. Tökezlememe neden oluyordu. Ben de sivridilli oluşumdan sataşmıştım. Çocuk bir anda boğazıma yapışmıştı ama aynı anda gümbürdeyen bir sesle irkilmişti. Sertaç, avazı çıktığı kadar adımla bağırmış ve çocuğun üzerine avına ulaşmış bir aslan gibi atılmıştı. Tabiki genç çocuğun, hayatta kalması bir mucize olmuş şekilde ayırabilmişlerdi.
O zaman anlamıştım ki, başıma ne gelirse gelsin Sertaç her zaman yanımda olur, benim elimden tutardı. Abi olmak buydu. Savunmasız, küçük kız kardeşinizi korumak sizin vazifenizdi. Kız kardeşiniz, size gönderilmiş bir hazineydi. Ne pahasına olursa olsun onu tüm hazine avcılarından, bir prensin eline geçmesi için korumalıydınız. Abi olmak küçük baba olmaktı. Babadan sonra ikincil limandı, yorgun ve hayatın dalgasında boğulmuş küçük kızlar için.

Şokla titrerken bedenimin sarsılmasını yeni yeni hissettim. Boş gözlerle ekrana, Sertaç'ın berbat haldeki yüzüne bakıyordum gözlerimi bir an bile kırpmadan.

"Irmak?"

Batın'ın yumuşak sesini duyunca başımı hafifçe çevirdim. Gri gözlerinde bir çok duygu şerit oluşturmuş halde geçiyordu. İlk önce korku, sonra panik, sonra endişe, dolu dolu ise öfke vardı soğuk vadisinde.

"Sertaç," dedim kısık sesle.

Beni göğsüne çekerek sıkıca sarıldı. "Şii."

Tuttuğum bir hıçkırık dudaklarımdan kurtulduğunda doğru düzgün nefes alamadığımı farkettim. Oksijenim bir anda çekilmişti. Kolundan kurtularak doğruldum. Şaşkın bakışlarına aldırmadan elini sıkıca sardım. Elimi avucunun arasına aldı.

Siyahın ŞafağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin