-33-

454 23 23
                                    

33. BÖLÜM : CAN EVİ

Bölüm Şarkıları Playlist :
The Eden Project - Circle
Colbie Caillat - I Never Told You

"Umutlarını boynuna bağlayan kadın, o ipin ucunu yüreksiz bir adamın eline bırakmıştı. Adam çekip gittiğinde kadın umutlarından asıldı."

Ciğerime çektiğim havanın her bir zerremi yaktığını hissediyordum. Sanki havayı değil de ölümün matemini ciğerlerime çekiyordum. Kalbimin sesi kulaklarıma taaruz ediyordu. Elimi duvara koyarak kendimi toplamaya çalıştım. Şoka giriyordum ama bu şoktan nasıl çıkılacağını daha en başında bilmiyordum.

En sevdiğinizi öldürmesi için koynunuza en yakınlarınızı aldığınızı bilseniz ne yapardınız?

"Irmak?" Batın'ın sesiyle başımı çevirdim. Merdivenin başında duruyordu. "Ne yapıyorsun?"

Dudaklarımı araladığımda kaçacak cümleler bir felaketin temeli olacaklardı. Sessizce başımı iki yana salladım. Yavaşça yanına doğru yürüdüm. Bakışları, yüzümdeki tedirginliği ezbere okur gibiydi. Uzanıp iri eliyle elimi avuçlarının arasına aldı.

"Bir sorun mu var? Eğer onlardan rahatsızsan gönderebilirim. Sen uyanmadan bir karar vermek istemedim."

Ecelini isteyen azraillerin benim ailem olması canımı bir kez daha yakmıştı. Bağ olmadan da aile bağları adı altında insanların hayatlarını mahvetmek bu kadar kolay olmamalıydı. Alacaklarının Batın'ın canı olduğunu düşünüyorlardı, oysa ki o güzel beden benim canımdı. Buna izin vermeyecek kadar cesaret dolan içim, ilk kez bu kadar korkusuzdu.

"Evet, onlar gidecekler. Ama bugün değil."

Anlamayan bir ifadeyle yüzüme baktı. Gülümseyerek kollarımı boynuna doladım. Grinin en güzel tonuyla parlayan gözlerin ışığını söndürmemesi için savaşacaktım. Buna emindim.

Bu sırada odadan hışımla çıkan Kıvanç beni gördüğünde sendeledi. Yüzü allak bullak olmuştu. Gözlerimin içine baktığında hissettiğim o duyguyu daha önce de tatmıştım. İçim acıyordu. Bedenimin her zerresine batıracakları iğneler bile bu acının tarifine az kalacaktı. Bu acıyı ilk tattığımda yine en sevdiğimi toprağa koymuştum. Bir kez daha canımı toprağa koyacağımı düşünmek, tenimi ürpertti. Kısa bir titreme vücuduma yayıldığında Batın farkederek elini belime koydu. Başımı Kıvanç'tan çevirdim. Gri gözleri endişeyle parlıyordu. Başımı iki yana sallayarak gülümsedim. Boğazıma yapışan sıtmalı kelimeleri yutmak güçtü. Korkunç bir gerçeği gizlemek zordu. Dibe batmış hayatımda son bir gayretle kulaç atacağımı bilmiyordum.

"Hadi ama güzelim neşelen biraz."

Batın'ın bıkkın sesini işittiğimde kolumu arabanın camına dayadım. Elimi alnıma koyarak sakinleşmek adına derin derin nefesler aldım. "Evden uzaklaşmak zorunda mıydık?"

"Evet, buna ihtiyacın vardı."

Başımı iki yana salladım. Bacağımda olan eline dokundum. "Benim yalnızca sana ihtiyacım var. Sende zaten benimlesin."

Gülümsedi. "Biliyorum güzellik. Yine benimlesin." Göz kırptı. "İyi tarafından bak ve gülümse."

"Onları evde bırakmak istemiyorum," diye homurdandım.

"Neden?" Batın'ın bakışları cümlelerimdeki detayı anlamış ancak parçaları birleştirememiş gibiydi.

Sorusunu cevapsız bırakarak başımı yola çevirdim. Batın, birkaç günlüğüne kafa dinlememiz için tatil ayarlamıştı. Bu fikir durum karmaşık olmasa oldukça cazip gelebilecek kadar fevkaladeydi ancak şu an yüreğim her an bir şey olacakmışcasına ağzımda atıyordu. Avşa Adası'nda ailesinden kalma bir bağ evinde kalacaktık. Deniz otobüsüyle Bostancı'dan 2 saat 45 dakika sürecek olan yol şimdiden gözümü korkutmuştu.

Siyahın ŞafağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin