-19-

1.2K 57 51
                                    

19.BÖLÜM : MUTLU YAŞLAR

"İyiki gönlüme doğdun, sevgilim."

&

Neyi en çok severseniz, en çok onunla sınanırdınız.
Peki ben neyi en çok seviyordum?
Batın Ertürk'ü mü?
Yoksa onun tenime yaldız gibi işlediği kırıkları mı?
Batın Ertürk beni içten çökertmeye yeminliydi sanki. Onun güzel tenine, insanın içini titreten gri bakışlarına, emire karışmış sahiplenici cümlelerine, gözlerine öfkelendiğinde çöken siyaha, ellerine bulaştırdığı kana her geçen gün daha da hapsoluyordum.
Batın Ertürk artık benim için tek yönlü bir sokaktı. Ucunda her zaman kendisine çıkacağımı adı gibi biliyordu.
Bir siyahın, çıkmaz sokağım olmasına izin verdiğimi anlamıştı.
Batın Ertürk ona bağımlı olduğumu biliyordu.
Ve bu gerçek benim tenimi yakıyordu.

Kapıya sert bir yumruk daha attı. "Irmak, kapıyı aç."

Bir hıçkırığın daha dudaklarımdan kopmasına izin verdim. Kapıya bu sefer eliyle daha nazik bir şekilde vurdu. "Irmak, lütfen güzelim, aç artık şu kapıyı. Yanında olmama izin ver hadi."

Sustum.
Dudaklarımda ona dair söylenmeye hazır sözler olmasına rağmen,sanki boğazıma bir şeyler dügümlenmişti. Konuşmaya yeltendiğim o vakitlerde aramızda sadece bir kapının olmadığını biliyordum.
Aramızda tortusu kanlı bir karanlığın silinmeyen izleri vardı.
Buna rağmen sesi ne kadar da güzel çıkıyordu. Sanki karanlığa asla sapmamış gibiydi. Dudaklarıyla cenneti fısıldıyormuş gibiydi.
Başımı hızla iki yana salladım. Bu benim içimdeki Batın Ertürk tarifiydi. Gerçeğiyle tezattı.
Lakin bu gerçek bile kusursuzdu.

"Irmak, yalvartma daha fazla. Lütfen, kapıyı aç," diye fısıldadı.

Ses tonu yumuşak ancak uyarıcıydı. Sabrının son demlerini kullanıyordu. Kapının dibine çökmüştüm. Yavaşça kapıya doğru döndüm. Elimi kapının üzerine koydum.

'Keşke seni hissetmekten korkmasaydım, Batın Ertürk.'

"Git, yalnız kalmak istiyorum," diye fısıldadım tıpkı onun gibi.

Derin bir iç geçirdi. "Seni yalnız bırakmak istemiyorum."

Cevap vermeden gözyaşlarımı elimin tersiyle sildim. Gözlerimin önünde Tango Hocasını öptü. Sonra gelip o dudaklarla beni öptü. Üstelik beni sevdiğini söyleyerek.
Bundan daha can yakıcı ne olabilirdi ki?
Kapıya daha çok yaklaşmış olacaktı ki sesini daha net duydum.

"Ben yalnız kalmak istemiyorum. Bu gece olmaz, Irmak. Lütfen," dediğinde kalbimin sesindeki ton yüzünden ezildiğini hissettim.

Ayağa kalkarak kapının kilidini açtım. Geriye doğru çekildiğimde kapıyı hızla açtı. Dağılmış yüz ifadesiyle bakışlarını gözlerime sabitledi. Elimin tersiyle yanağımdan dökülen yaşları sildim. Hızla yanıma gelerek kollarını bana doladı. Saçlarımı eliyle okşadı ve saçlarımın üstünden beni öptü.

"Her şeyi anlatacağım," dedi sakin bir tonla.

Kaşlarımı çatarak başımı kaldırdım. Yüzündeki dağılmış ifadeye rağmen kırık bir şekilde tebessüm etti. Benden ayrılarak elimi elinin içine kaydırdı. Benim odamdan çıkıp Batın'ın odasına girdik. Çalışma masasına doğru yürüdük. Sandalyeyi çekerek beni oturttu. Yüzümdeki asalak ifadeyle onu izliyordum. Fazla insancıldı. Tabiatına ters hareketleri endişelenmem için bedenimi dürtüyordu.
Çekmeceyi açarak bir fotoğraf çıkardı. Fotoğrafı önüme koydu.
Kadraja gülümseyen üç yüz vardı. Çok mutlu gözüküyorlardı.
Bir çınar ağacının önünde çekilmişti.
Önem Hanım, yere çökmüş, Batın ve sarışın bir kadın ellerini onun boynuna dolamışlardı. Batın, Önem Hanım'ı yanağından öpüyordu.
Tanımadığım kadını incelemeye başladım. Sarışın, ela gözlü, hoş gülümsemesi olan bir kadındı.
Kim olduğunu soracağım sırada Batın hissetmiş gibi cevapladı.

Siyahın ŞafağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin