-30-

560 27 81
                                    

30.BÖLÜM : YA ŞİMDİ?

"Katillerin, en acımasızı canından olanın canını alandır."

Bölüm Şarkısı : Toni Braxton - Un Break My Heart

Bir bağ düşünün bedeni ve ruhu bir bütün olduran.

İşte o bağ, aşkın çocuğudur.

Bir bedenin kayıp diyarında, geçmişin dirilttiği paslı hatıralar, bedendeki en karanlık noktaya gömülmüştü. Dirilmek istiyorlardı. Aydınlığa kavuşmak için kanat çırpmak dışarıdan bakıldığında kolaydı. Oysa ne zordu yürekteki sessiz kelamlara ses buldurmak. Bilmezdi aşk, karanlık için aydınlığa ulaşmak imkansızdı. Ateş ve barut misali zıt kutupları bir araya getirmek mümkün müydü?

Belki.

İlelebet mi?

Asla.

Karanlığa bir kere battığınızda tüm benliğinizle batıyordunuz. Zifiri siyahın buğulu güzelliği ruhunuzu içine çekmeden girdabını durdurmuyordu. Bir aydınlık bulup karanlığından kurtulmak isteyen Batın Ertürk yukarıdaki odada sessizce beklerken gözyaşlarımın onu aydınlatmak için aktığından bihaberdi. Işığımı söndürmemi dilediğini hayal meyal anımsadım. Gözümden akan damlaların yüreğimdeki ateşi söndürmesi için yavaşça akmasına izin verdim. Mete'nin kulaklarımda çınılayan ses tonu yankısını arttırarak devam ediyordu. Mutfak zemininin ayaklarımı yakan soğukluğu tenime usulca yayılıyordu. Gözlerim, gri parkelerin açık renkli çizgilerini takip ederken düşündüğüm tek şey mutsuzluğun temeline kurduğum mutluluğumdu.

Her insanın hayatı sınanmakla geçerdi. Benimki ise geçmişimdi.

Mete, dudaklarını kulağıma bastırdı. "Onsuzluğa alıştıracağım seni. İnan çok kolay olacak."

Yanılıyordu.
Bir insan hayatınıza girdiğinde, çıkartmanız kolaydı. Peki ama ruhunuza girdiğinde?

İşte o zaman imkansızdı.

Bedeninizi, kalbinizi insanlardan saklayabilirdiniz. Siz izin vermedikçe göremezlerdi. Ancak bir insana ruhunuzu bahşettiğinizde işte o insandan gitmek artık imkansızdı.

Ruhunuzu tamamlayan insandan ayrıldığınızda ömür boyu çekeceğiniz bir hasretle baş başa kalırdınız. Farklı dudaklarla teninize bırakacağınız ıslak imzalar, size iyi hissettirse de kalbinize kazınmış tek bir ıslak imza ruhunuzu yaralayacaktı.

Evliliğimin ilk sabahının kabus gibi başlaması trajikomik kaderimin bana sunduğu bir diğer hediyeydi. En fiyakalı düğün hediyemdi. Üstünden tam iki hafta geçmişti. Dilimin ucunda pusu kurmuş cümlelerim Batın'a kavuşmak için gün saysa da susturmayı yeğliyordum. Hiçbir harfim, havayla buluşup Batın'a ulaşamıyordu. Hükmen mağlup gelen her zaman yüreğim oluyordu. Yatakta bir kez daha sola döndüğümde kapı usulca açıldı. Başımı kaldırdım. Batın, kapıyı ayağıyla ittirdi. Elinde bir tepsi ile bana doğru yürüdü. Yatakta doğruldum.

"Günaydınnlar, Irmak Hanım." Tepsiyi kucağıma bırakırken alnımdan öptü. Alnı kırıştı. Elinin tersini alnıma dayadı. Bir süre yüzümü dikkatle inceledi. "Ateşin var, Irmak."

Söylediği cümle üzerine başıma giren ağrıyla yüzümü kırıştırdım. İç çekti. Tepsiyi kucağımdan alarak yatağın ucuna bıraktı. Yorganı usulca üzerimden çekerek beni tek hamlede kucağına aldı. Banyoya doğru yürüdüğünde amacını anlayabilmiştim. Beni usulca yere bırakıp suyu açtı. Sıcaklığı eliyle vücut seviyesine getirdikten sonra bana döndü.

Siyahın ŞafağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin