21.BÖLÜM : AŞK SARHOŞU
"Gönlüm dudaklarından bir yudum aldığı günden beri hep sana sarhoş."
&
Korkuyordum.
İliklerime kadar, vücudumda canlı olan her hücreye kadar korkuyordum.
Yüreğimi ağzımda hissediyordum.
Ölüm korkusu çok başkaydı. Bunu kendimden biliyordum. Öleceğinizi bilmek, hayatınıza son verildiğini bilmek yanmaktı.
Cayır cayır yaşayamadıklarınıza yanmak.
Hayallerinizden koparılışınıza yanmak.
Umutlarınıza koşamayışınıza yanmak.
Sevdiğinizi doya doya öpemeyişinize yanmak.
Yokoluşunuza yanmak.
Hiçleşmenize yanmaktı.
Ama sevdiğinizin ölümünü bilmek, yanmaktan farklıydı.
Yanmıyordunuz. Adeta sizde ölüyordunuz. Ruhunuz bedeninizden çıkarak onunla beraber arşa yükselmek istiyordu.'Beni de götür, güzel yüzlü melek. Beni de götür.'
Gözlerimi sıkıca yummuş yaşlarımı Batın'ın göğsüne akıtıyordum. Kalabalıktan gelen uğultu etrafımızda çember oluşturmuştu. Her kafadan bir ses yükseliyordu. Kollarımı boynuna dolamış yere düşmesini sağlamıştım. Ancak zamanında yetişememiştim.
Nefret edilesi namludan sıcak basınç, ölümü taşıdığı sesiyle mermiyi ateşlemişti.Kalabalıktan yükselen ses beynimi iyice bulanıklaştırdığında bir meleğin sesi net bir şekilde kulaklarıma doldu.
"Kaçak gelin?"
Ah, hadi ama!
Beynim bile bana oyun oynuyordu. Gözyaşlarım hıçkırıklara ev sahipliği yaptığında bir eli sırtımda hissettim. Üzerinde bulunduğum beden doğrulmaya çalışıyordu."Irmak? İyi misin?" dedi sabırsız bir sesle.
Batın'ın sesiydi.
Gözlerimi hızla açarak başımı hafifçe kaldırdım. Batın'ın üzerindeydim ve o yüzündeki afallamış ifadeyle bana bakıyordu. Ellerini belime dolamıştı."Ben iyiyim, asıl sen iyi misin?"
Hafifçe tebessüm etti. "Hayatımı kurtardın. Sana bir can borcum var."
Kalabalıktan biri bize doğru uzandı. "İyi misiniz?"
Batın başını salladığında üzerinden hızla kalktım. Başka zaman olsa bu durum utanç yüzünden tepeden tırnağa domates gibi olmamı sağlardı. Ben endişeyle Batın'ı izlerken o kalabalığa iyi olduğumuzu anlatıyordu. Herkes panik halinde olay yerini terkederken siren sesleri uzaklarda ötüyordu. Onu kaybetme korkum yüzünden bilinçsizce üzerine doğru yürüyerek kollarımı bedenine sardım. Şaşırmış olacak ki ilk başta tepkisiz kaldı. Birkaç saniye sonra kolları belimde yerini buldu. Göğsünü açıp yüreğinde saklanmak istiyordum. Batın Ertürk'ü kaybetme korkusunu hissetmek istemiyordum.
Ellerimi bedeninden ayırdı. "Hadi polisler gelmeden gidelim burdan."
Siren sesleri daha duyulur hale gelmişti. Kalabalıktan gelen birkaç uyarıya rağmen lunaparkın çıkışına gelmiştik bile. Güvenlik görevlisi bize doğru yürüdü. Ancak Batın'ın yüzündeki ölümcül ifadeyi görünce olduğu yerde durdu.
Batın, siyah panterin yolcu kapısını açarak binmemi bekledi. Sessizce bindiğimde kapıyı kapattı ve sürücü koltuğuna yerleşti. Siyah panter karanlık otoyolda usulca kayıyordu. Göstergeye baktım. Saat 23:34'tü. Koltuğa oturunca yorulduğumu hissetmiştim. Tüm gün gezsem yorgunluğumu hissetmezdim lakin bir yere oturduğumda yorulduğumu anında hissediyordum.
Bedenim gevşedi. Başımı cama yaslayarak esnedim. Göz kapaklarım kapandı. Aradan çok geçmemişti ki koltuğu hissedememiş ve sert Ekim havasını tenimde hissetmiştim. Gözlerimi hızla açtığımda Batın'ın kucağındaydım. Güzel yüzü keyifliydi. Başımı omzuna yaslayarak erkeksi kokusunu içime çektim.
İşte yine kollarındaydım.
Ve işte yine güvende hissediyordum.
Merdivenleri çıkmaya başladığında usulca fısıldadım.
![](https://img.wattpad.com/cover/32617810-288-k363001.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyahın Şafağı
Teen FictionGeçmiş, en çok geçmediğinde can yakardı. İntikam, en çok ölümle şahlanırdı. Ve aşk, en çok yaşamın kıyısında bir dar ağacında sallandığınız an doğardı. Siyaha batmış hayatların, aydınlıkla kavuştuğu noktadır şafak vakti. Ve bu hikayede siyahın ş...