-27-

815 35 94
                                    

27.BÖLÜM : TEKLİF

"Bir uçurumdu gözleri. Ölümü göze almadan, derinini göremeyecektim."

Bölüm şarkısı : Maria Mena-Homeless

Her insanın bilinçaltında kusursuz bir hayatı vardır. İnsanoğlu bilinçaltında özgürdür, sınırsızdır. Koftur. Fazlalıklar ya da eksiklikler yoktur. Şunu şunu isterdim der ve bilinçaltında kurduğunuz küçük dünyanızda hepsini yaşatırdınız.

Benim bilinçaltımda gizli olan neydi?

Birkaç ay öncesine kadar hayatımda eksik olan tek şeyi bilinçaltımda büyütür, yaşatırdım. İlk olarak yenice yeşeren bu hayalim zamanla filizlenmişti. Her genç kız gibi basitti.

Bir aşk. Mükemmel olmasa da mükemmele yakın bir aşk. Peri masalı ile gerçek hayat arasındaki ince çizgi de rahatlıkla duracak bir aşk.

Birine aşık olmak-daha doğrusu aşık olduğunuzu sanmak- kolaydı. Kalbinizde oluşan ufacık bir kıpırtıyı aşk sanmanız ergenlik zamanınızda sık görülen olayınızdı. Genç bir adamın size gönderdiği kaçamak bir bakışı hoşlantı, gözlerinizin derinliklerinde size dair aradığı en ufak ayrıntıyı yakaladığı andaki tebessümünü aşk sanabilirdiniz.

Lakin aşk bütün bu unsurlardan uzaktı.

Aşk, bakışta ya da tebessümde gizli değildi.

Aşk yürekte, ruhunuzun ta derinliklerinde gizliydi. Eğer genç bir adam, ruhunuzun çıkmaz sokaklarında sakladığınız asıl benliğinizi öpebiliyorsa şayet tutun o adamın kolundan. İşte o adamın adı aşktır. O adam size aşkı öğretmek, hissettirmek, yaşattırmak için yollanmıştır. Diğer bir değişle öteki yarınız, ruh ikizinizdir.

Benim ruh ikizim ya da ruh öküzüm hiç şüphesiz Batın Ertürk'tü. O yüreğimi avucunun içine alıp öpebilen bir adamdı. Ruhumu tarifsiz bir huzura gömen adamdı. Batın Ertürk aşktı.

Ve ben bilinçaltımda ergenliğim boyunca yaşattığım ve filizlendirdiğim hayalimi Batın Ertürk'le çiçek açtırmıştım.

Şimdi ise bilinçaltımda bambaşka bir şeyi hayallendiriyordum. Aile.

Neydi aile?

Neydi aile olmak?

Birlik miydi, her koşulda?

Kenetlenmek miydi, her sorunda?

Elinden şekeri alınmış küçük bir kız çocuğu gibiydim aylardır. Ailemi, benliğimi tamamen yitirmiştim. Kimsesiz ve hiçtim koca yeryüzünde. Çok can alıcı olsa da yaşadığım onca şeylerin sayesinde çabucak atlatmıştım. Yine de bu acı kalbime sıkışmış bir iğneydi. Nefes aldıkça batıyordu.

"Cevap vermeyecek misin?"

Kıvanç'ın sorusuyla kendime geldim. Karşımda öylece duruyordu. Utanmadan gözlerimin içine doğru bakıyordu.

Dişlerimi sıkarak konuşmaya başladım. "Senin burada ne işin var?"

"Seni yoklamak istedim," dedi ve ellerini göğsünde birleştirdi. "Ee abini özlemedin mi? Sarılmayacak mısın?"

"Senden iğreniyorum," dedim gözlerimi devirerek.

"İğrenmen gereken ben değilim, Irmak."

Daha fazla saçmalıklarına katlanamayacağımı anlayarak önüme döndüm ve yürümeye başladım. Bu sırada kolumu yakalayarak beni kendine çevirdi.

Siyahın ŞafağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin