Bölüm 3 'Cesaret Kırıntıları'

59.9K 2.9K 1.6K
                                    

Multi: Cihangir Maranoğlu 🧿

Hayali bir el boğazıma sımsıkı sarıldığında, kendimi Marmara'nın can çekişen derin bataklığının içinde buldum.

Şaşmaz dediğim aklım, bu cümlenin getirisi ile sersemleşti.
Derin bir nefes alıp, dudaklarıma titrek bir gülümseme bıraktım.
Kaşlarım havalanırken zoraki bir şekilde konuştum.

"Öyle mi... Ne güzel... Hayırlı olsun Cihangir Bey." dediğim sırada Berfu'nun kısık sesli gülüşü iltica etti kulaklarıma.

"Hayır hayır evlenen Cihangir abim değil. Kuzenim evleniyor. Cenker Maranoğlu"

Bir anlığına onun evleneceğini düşünmüştüm.

Tanrım! bu nasıl boktan bir histi böyle.

Az öncekinin aksine daha geniş gülümsedim.
İnsanlar, bu kız niye mal mal sırıtıyor demezler inşallah.

"Bende abim deyince..."diyerek mahçupca dudaklarımı birbirine bastırdım.
Berfu önemi yokmuş gibi kafasını hızlıca iki yana salladı ve heyecanlı bir sesle konuştu.

"Keşke evlenen Cihangir abim olsaydı..."
Bakışlarını Cihangir'e çevirdiğinde, onunda kardeşine sert bakışlar atar olduğunu görmek garipsetmişti.

Yabancı biri ile bu kadar samimi konuşmasından rahatsız olmuş olablirdi.

Berfu, Cihangir'i umursamadan devam etti.
"Ama maalesef abimin evlenmesi, imkansız."

Kendinden oldukça emin konuşmasına, gülecek gibi olsamda kendimi zor tuttum.
Oysa tam karşısında duruyordu gelecekteki yengesi.

Tam o sırada çalan telefonum hepimizi susturmuştu.
Gerçi tek konuşan Berfu idi ama olsun...
Ekranda gördüğüm isimle beraber dudaklarımı ıslattım.

Arayan Tolga'ydı.

Bakışlarım saate kaydığında tam 2 saattir burada olduğumu fark ettim.
Tolga'nın aramasını yanıtlamadan, oturduğum yerden ayağı kalktım.

"Benim artık gitmem gerekiyor..."
Odada varlığını dahi unuttuğum kız kardeşim sanki bunu dememi bekliyormuş gibi ayağı kalktığında, bakışlarım ona çevrildi.

"Geleceksin değil mi?"
Tekrar konuşan Berfu'ya baktığımda, tek kaşım havalandı.

"Söz vermiyorum-"

"Gel lütfen."
Bu sefer konuşan Cihangir'di. Bakışlarım ona kaydığında, o bana değil de masasının üstünde duran araba anahtarına yönelmişti.

Kalbim isyan bayrağını sallamaya çoktan başlamıştı.

Az önce kendi ağzıyla beni davet etmişti öyle değil mi?
Belki de kibarlık olsun diye demiştir.
Hayır hayır, kibarlık için değil. Gerçekten gelmemi istediği için beni çağırmıştı.

Yani bence öyleydi...

"Pekala... Geleceğim."

Berfu ellerini birbirine vurup kocaman gülümsedi.
"İşte bu."

Hare, Berfu'nun sürekli konuşkan ve yerinde duramayan hareketlerine yüzünü buruşturarak bakıyor olsa da ben sempatik bulmuştum.

Asla beni abisinin de olacağı bir düğüne davet ettiği için değildi canım.

Fabrikatörün KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin