Bölüm 35 'Savunma'

8.3K 790 115
                                    

İnsanlar suçlu oldukları zaman üzerlerine koca bir pişmanlık inerdi. Ve o pişmanlık, sırtı bükerdi.

Cihangir, benim nezdimde suçluydu.

Fakat yine buna tezat dimdik karşımda duruyordu.

Onu burda görmeyi beklemediğimden ötürü ufak bir şaşkınlık yaşasamda öfkem daha diriydi.

"Ne işin var senin burada?"
Gözleri, bir avcının yırtıcılığına bürünmüştü. Yüzünde tek bir mimik dahi oynamıyordu.

"Konuşacağız!"

Histerik bir gülüş kaçtı dudaklarımın arasından.
"Yüzünü görmeye tahammül dahi edemiyorum. Polis, çağırmamı istemiyorsan defol git."

Yüzünü görmek istemiyor oluşum, içinde bir yerleri burktuğuna emindim.
Bakışlarını benden kaçırır gibi olsa da ödün vermedi kendinden.

"Assan da kessen de konuşmadan gitmeyeceğim."

Sabır dilercesine kocaman bir nefesle doldurmuştum içimi.
Dokunsalar ağlayacak kıvamdaydım ve kendimi bunun olmaması için zorluyordum.

"Seninle tek kelime dahi etmeyeceğim, ağzından çıkan hiçbir şeyi dinlemeyeceğim. Sana kör, sağırım..." Yüzümü iğrenircesine buruşturmuştum. Günler öncesinde duyduklarım kafamın içinde tekrarlanıyordu ve bu kusma ihtiyacıyla dolmamı sağlıyordu.
"Şikayetimi çekmem için buraya kadar zahmet ettiysen eğer asla tükürdüğümü yalamaya niyetim yok. Bilakis bu daha iyi günleriniz."

Tehdit etmem onu etkiledi mi bilmiyorum ama o, hala konuşmak istemek konusunda ısrarcı görünüyordu.

"Sadece beş dakika-" dediğinde sözünü çıldıracak gibi kesmiştim.

"Değil beş dakika, beş salisem bile yok sana.." Daralır gibi elim yakama gitmişti ve o da bunu fark etmiş olacak ki içeri girmek için ufak bir adım atmıştı. Titreyen ellerimle onu durdurduğumda olduğu yere mıhlanmıştı.
"...Git burdan, iyi değilim görmüyor musun? Sizin yüzünüzden travmalarım tetikleni-"

Yüzü bir an da endişeli bir hale büründü ve onu durdurmama mani olmadan içeri girdi.
"Atak mı geçirdin? Neyin var, ila-"

"KES SESİNİ!" Çığlık atarcasına bağırmamı bekliyor muydu bilmiyorum ama beni ilk kez bu kadar çıldırmışçasına gördüğü kesindi.
"Hayatımı siktiniz lan siz, ben ne duydum o akşam, neyin içine düştüm böyle. Nasıl ruh hastalarısınız ya siz? Düşündükçe aklımı kaçıracak gibi oluyorum, hangi günahın bedelisiniz siz bana."

Kısa bir an omuzları düştü, başı öne eğildi.
Birkaç saniye bu şekilde yere baktı ve ardından kan çanağına dönen gözleriyle buluşmamı sağladı.
"Yemin ederim, tek bir suçum günahım yok. Ben, o gece sadece seni kurtarmak istedim."

Kafamı delirmişçesine hızlı hızlı salladım.
"Kurtarmak mı istedin..." Şuh bir kahkaha attım ve ekledim. "Yoksa babanın pisliğini mi temizledin?"

"Efsun yalvarırı-" Elim, hızlıca havalandı ve bir o kadar da hızlıca yüzüne indi.
Sola çevrilen yüzü ve evimin içinde yankılanan ses, ona tokat attığımın en büyük ispatıydı.

"Defol git!"

Sola dönen yüzü kaskatı kesilirken gözlerini öfkeyle yummuştu. Yine de tek kelime etmedi. Arkasını bana dönerken kapımdan bir adım uzaklaştı ve ağzının içinden mırıldandı.

Fabrikatörün KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin