Bölüm 41 'Tehlikeli Sular'

3.2K 427 85
                                    

Canlarım, beni İnstadan takip etmeyi unutmayın. Bu akşam bir alıntı gelecek. Ayrıca Füruzan'a da göz atabilirsiniz. Haftada 1 bölüm atmaya başlayacağım.

Son olarakta bölümü yıldızlamayı unutmayalım 😍

Keyifli okumalar dilerim 💖

•••

Cihangir Maranoğlu künyesinden,

Koca bir boşluk vardı... Keskin bir buz tabakasının kapladığı, koca bir boşluk... Buzda durdukça canım acıyordu. Fakat çaresi olmayan bu acıdan kurtulmanın tek yolu. Buzu eritmekti.

Ben, bugün o buzu eritmeye ant içmiştim.

Ben, bugün annesinin korktuğu o çocuk olmaya başlamıştım.

Ve ben bugün babasını devirip o altın tahta oturacak yegane kişiydim.

On iki kişinin yer aldığı, koca masanın ise en başındaydım. Ağzımdan çıkan her sözü bir emir mahiyetinde algılamaya hazırlardı fakat başını ezmem gereken yılanlar olduğu da aşikardı.

"Seni bu kadar çabuk aramızda görmeyi beklemiyorduk Cihangir." Konuşan Davut, masanın dördüncü üyesiydi. Hatrı sayılır yardımları ile çeteye katkısı büyüktü fakat oldum olası bana itici gelmeyi başarmıştı. Gerçi bu itlerin hiçbirinden hoşlanmıyordum ya orası ayrıydı.

"Sevinmemişe benziyorsun Davut." Benden yaşça büyüktü. Hatta büyük olması bir yana ihtiyar bunağın tekiydi. An itibariyle aralarındaki en genç yönetici bendim. Masanın başında oturuyor olmam ise kanlarına dokunuyor olmalıydı.

"Lider'in bu kadar çabuk emekliğe ayrılacağını düşünmüyordum..." etrafındakilere baktı onay almak istercesine ve ekledi. "Seni ciddiye almalı mıyız, birkaç gün sonra beceremeyip babana teslim etmeyesin bu işi sonra."

Güldüm. Fakat bu gülüş asla samimiyet barındırmıyordu. Gülüşüm yavaş yavaş solarken gözlerinin içine baktım ve canını sıkmaya daha şimdiden başladım. "Beni en son ciddiye almadığında kardeşin sol bacağını kaybetmişti." Henüz on yedi yaşımda yaptığım ikinci vukatımdi. Yüzündeki alayvari ifade yavaşça kaybolduğunda devam ettim. "He, diyorsan ki benim için etkili olmadı..." hemen bir adım gerisinde duran oğluna döndü gözlerim.
"...sıra oğluna gelsin ister misin?"
Derince yutkundu ve gözlerini kaçırdı. Masanın diğer üyelerine baktığımda ise yüz ifadelerinden anladığım kadarıyla bu tehdit işi pekte hoşlarına gitmemişti.

"Cihangir." Dedi adının Salih olduğunu bildiğim sekizinci üye. "Lider'i hepimiz sevip sayarız. Yerine elbette sen geçeceksin fakat bu kadar çabuk olması bizi şaşırttı."

Rahatça oturduğum sandalyede geriye doğru yaslandım. "İdris Maranoğlu'nun sözü benim için kanundur." Babama olan sadakatimi onlara gösterip gözlerini boyamak istedim. "Bugün bu masadaysam şayet bu babamın isteği üzerinedir, sorgulamak kimsenin harcı değil." Kendimden emindim zira neler olacağını çok iyi biliyordum.

Parmaklarımın arasında döndürdüğüm mühürü almak hiçbir baba yiğidin işi değildi, belki benimde... Fakat babamın bunu bana bile isteye verdiğinin bilincindeydim. Oyunumu oynamamı istiyordu. Onu, birazdan buraya geleceğini bilecek kadar iyi tanıyordum.

"Çok meraklanmayın üstelik." Kulağımdaki cihazdan gelen komutlar üzerine, ölüm bahşeden bir tebessümü onlara sundum. Ve gözlerimi salonunun büyük kapısına doğru çevirdim. "Babam da buraya geldi zaten." dememle kapının gayri ihtiyari bir koruma tarafından açılması ve beraberinde babamın içeri girmesi bir olmuştu.

Fabrikatörün KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin