Bölüm 30 'İnşiraha Kavuş'

27.1K 2.1K 314
                                    

Gönül han değil, dergahtır. Öyle paldır küldür girilip çıkılmaz, günahtır demiş kalemini sevdiğim.

Eğer öyleyse karşımda duran adama tövbe etmek işlemezdi değil mi? Onu aklayacak hiçbir şey yoktu elimizde.

"Efsun..." diye fısıldadı cehenneme ev sahipliği yapan sesiyle. Gözümün önüne gelen bir tutam saçı kulağımın arkasına doğru iterken, bir eliyle az önce öptüğü avuç içimi okşamıştı.
"Hiçbir şey de yanmam, senin şu küskün bakan gözlerinde küle dönerim."

Elimi elinin arasından çektiğimde bakışları saniyelik ayrılan ellerimize bakmış ve tekrar bana dönmüştü. Ona doğru yüzümü biraz yaklaştırmış ve az önce onun yaptığı gibi fısıldayarak konuşmuştum.

"Kül sen olsan kaç yazar; ben ateşin ta kendisiyken."

Ona karşı içimde çığ gibi büyüyen bir aşk vardı ama önüne geçen öfke çok daha büyüktü. Kanımda oluk oluk dolaşan kıskançlık bana çok yabancıydı.

Gözlerinde adlandıramadığım bir şeyler uyandığında dudağının kenarı küçük bir açıyla kıvrılmıştı. Tam tekrar konuşacakken ona mani olmuş ve hiç beklemeden ayağı kalkmıştım.
Dizlerim biraz sızlasada bunu umursayacak durumda değildim.

"Gidiyorum ben-"

Kolumdan tutarak beni durdurmuş ve tıpkı benim gibi ayağı kalkarak yüz yüze gelmemizi sağlamıştı.

"Konuşmamız bitmedi Efsun!"

"Benim bitti."

Sabır çeker bir ifade ile yüzünü sıvazladığında muhtemelen benim neden böyle davrandığıma bir anlam veremiyordu.

"Derdin ne senin! Adam akıllı söylesene."

Alaycıl bir gülüş sergilediğimde kaşlarını çatarak yüzümü ağır ağır süzmüş ve konuşmamı beklemişti.

"Soruyor musun bir de..? O kız neden sana sarılıyordu?"

Bu mevzu canını sıkıyor olmalı ki sıkıntıyla saçlarını dağıtmış ve tahammülsüz bir şekilde konuşmuştu.
"Neden bu kadar çok takıldın Buse'ye?"

"Arkadaşız ayağına sana yürüyor çünkü. Bunu göremiyor olamazsın." Sesimin desibeli bir tık yükseldiğinde hoşuna gitmemiş olacak ki çatık olan kaşlarını daha çok çatmıştı.

"Uğur ne o zaman... Söylesene Efsun, o herif niye sürekli senin etrafında?"

Bir an da duraksadığımda böyle bir şey söylemesini beklemiyordum. Şartları eşitlemeye çalışıyorsa şayet hiç doğru noktada değildi.

"Aynı şey değil Cihangir, Uğur seni rahatsız edecek bir şey yapmıyor."

"Ne demek yapmıyor lan!" Diyerek bir an da sert çıktığında irkilerek ona bakmıştım.
"Herif ağzının içine düşüyor içine. Sıkılıp bunalacaksın diye iki çift laf etmiyorum sana."

"Saçmalama istersen, Uğur senin varlığını bile bile böyle bir şey yapacak biri değil."

Dudaklarını aşağı doğru vay be dercesine büktü. Muhtemelen Uğur'u savunuyor olmam sinirlerine dokunmuştu.

Fabrikatörün KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin