Kısa bir bölüm oldu ama yakında telafi edeceğim 🖤
Hiçlik enseme yapışmış, ihanetin acısı omuzlarını üzerine çökmüş kambur olmamalı sağlamıştı.
Yırtıp atılan bir fotoğraf gözlerimin önündeydi. Ve daha kötüsü ise bir başkasının işlemiş olduğu günah, beni içine çekmişti.
Şimdi ise öylece camın dışından o ikisini izliyordum.
Dostum bildiğim adamı ve o lanet kadını.Birazdan içeriye girip ortalığı birbirine katacaktım fakat beni huzursuz eden çok daha başka bir şey vardı.
Cihangir'de oradaydı.
Tanımadığım iki erkek arkadaşıyla sohbet ederek, yemek yiyordu. Gerçi sohbetten çok kavga ediyorlarmış gibi bir halleri vardı.
Bir toz bulutu gözümün önünde patladığında odağımı tekrar Tolga'nın olduğu masaya çevirmiştim.
Oysa dün beni arayıp, yalvarmıştı.
Efsun, sana yalvarıyorum... Nil'e anlatma.
Sonra Uğur'un söyledikleri düştü zihnimin en karanlık odasına.
Restauranttan apar topar çıkarken, Uğur ile karşılaşmıştım. O yıkık halimi görüp hemen benimle ilgilenmişti.En yakın arkadaşımdı neticede, ne olabilir ki diyerek içine düştüğüm pisliği ona anlatmış ve aynı gece de ikinci kez kalbimin kırılmasını sağlamıştım.
Uğur'un her şeyden haberi vardı...
Üzerime buzdan duvarlar yıkıp, beni enkazın altında bıraktığında hiç çekinmeden tekrar elini uzatmıştı.
Zira yaptığı açıklama tıpkı benim gibi zor durumda kaldığının en büyük ispatıydı.Nil'e bu durumu nasıl söyleyeceğini o da bilememişti.
Güneş doğmak üzereyken Nil'in kapısına tam üç kez gitmiştim. Ve tam üç kez, delik olan kalbim kan kusmuştu.
Nil, yıkılırdı...
Hayatına devam edemezdi...
Ama ben onun yerine bunu sırtlanabilirdim. Zira mevzu bahis sevdiklerim ise gözüm kimseyi görmezdi.
Giydiğim kırmızı stilettolarım, bir aslanın inine girmesini bekler gibi 'tık tık' sesler çıkarıyordu.
Hiç beklemeden mekanın içine girdim. Ve hemen ileride beraber zıkkımlanan şeref yoksunlarına doğru ilerledim.Sanki hissetmiş Tolga'nın gözleri hayasızca bana kaydı. Kahverengi gözleriyle çakıştığım an da şaşkınlıkla önünde ki kadına bakmıştı.
Dudağımın kenarını kıvırarak tam önlerinde durdum ve hiç beklemeden masanın üzerinde ki suyu yüzüne doğru fırlattım.Yaptığım hareketten ötürü irkilerek ayaklandığında, oturduğu sandalyesi devrilerek yere düşmüştü.
Herkesin gözleri bize döndü. Onunda."Demek bir daha görüşmeyecektin."
Tolga, mahçuplukla yüzünü yere eğdiğinde, buraya kadar gelmeme hiç tepki göstermemiş olan kadına baktım.
Ona bakmamı fırsat bilerek anında konuştu.
"Öğrenmişsin, gidip Nil'e söylersin bir zahmet."Şah damarımdan, tüm vücuduma bir ateş yayıldığında öfkeyle dişlerimi birbirine geçirmiştim.
"Arsız mısın sen?"
Dudaklarını büzerek, tırnaklarını inceledi. Yüzünün astarı soyulmuş olsa gerek, asla utanma belirtisi göstermedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fabrikatörün Kızı
Teen Fiction"Yanlış anlamayın lütfen, bir anneye göre çok gençsiniz, bekar mısınız?" Kucağımda ki bebeğin bana ait olduğunu düşünmesine karşılık, utançla dudaklarımı birbirine bastırmıştım. "Aslında bakarsanız-" Yanlış anlaşılmayı açığa kavuşturacakken, belime...