Bölüm 25 'Ebediyete İntikal'

40.6K 2.6K 840
                                    


Multi: Efsun Beria Çakas
••••

Yaşanmışlıklar insanın omzuna çöker, diline vururdu.

Ama iyi ama kötü...

Korkulan her şey tüm çıplaklığı ile gözler önüne serilir, şefkat duygusu sevdiğinize sıkıca sarılırdı.

Cihangir içinde öyleydi, beni kaybetmekten korktuğunu gözlerinden anlayabiliyordum fakat korkusunun tek nedeninin ölümümle alakalı olup olmadığını kestiremiyordum.

O böyle manidar konuşunca, hasta kalbimde bir yerler burkulmuştu.

Şimdi ise sessizce onun hazırladığı yemeği yiyorduk. İkimizden de çıt çıkmıyordu. Benim sessizliğim onun söyledikleri iken, onun sessizliği bendim.

Göz ucuyla karşımda ki heybetli bedenine baktığımda, bakışlarını bir an olsun önünde ki tabaktan ayırmadığını fark etmiştim.
Zamansız bir matem çökmüştü sanki üzerine.

Biz böyle dermansız birbirimize kalakalmışken, evin içinde bilindik bir zil sesi yankılanmış ve odağımızın oraya kaymasını sağlamıştı.

Cihangir, tek kelime etmeden yerinden kalktığında bende arkasında ayaklanmış ve oturma odasında hala uyuyan küçük bebeği kontrol etmiştim.

Çok geçmeden Cihangir evin kapısını açtığında, yabancı bir kadının sesi beraberinde duyulmuştu.

"Merhabalar, oğlum sanırım buradaymış. Onu almaya geldim."

Demek bu küçük adamın, annesi gelmişti. Cihangir, gözleriyle bebeği getirmem için komut verdiğinde dikkatlice uyuyan bebeği kollarımın arasına almış ve kapıya doğru adımlamıştım.

Kumral bir kadın, sabırsızca kapı önünde bekliyordu ve hemen karşı dairenin kapısı da açıktı. Nil, kollarını birbirine kavuşturmuş, tedirgince bebeği bekliyor gibiydi.

"Evet, burada..." Kucağımda ki bebeği, annesine verirken ekledim.
"Ayrıca söylemeden edemeyeceğim, ne kadar bilinçsiz bir insansınız."

Kadının bakışları şaşkınlıkla bana evrilmiş ve kaşlarını çatarak neyden bahsettiğimi anlamaya çalışmıştı.
Elimle hemen karşı daire de bize bakan kuzenimi göstermiş ve devam etmiştim.

"Tanımadığınız komşunuza bebek emanet ediyorsunuz ve saatlerce ortalıkta yoksunuz."

"Hanımefendi haklısınız ama ben oğlumu size emanet etmedim neticede, sizin evinizde ne işi olduğunu da elbette Nil Hanım ile konuşacağım."

Zoraki bir tebessüm yerleşti dudaklarıma, mevzu çocuğun benimle olması değildi. Kadının evladını bilmediği etmediği evlere bırakmasıydı.

"Orası beni bağlamıyor. Bir anne olarak, bebeğinizi gözünüzden bile sakınmanız gerekiyor, hele ki bu devirde."

Kadın, bir şey diyecek gibi oldu ama pes edip gözlerini yumdu ve sanki haklı olduğumu kabullenmiş gibi başını aşağı yukarı salladı. Ve daha fazla bir şey demeden katta olan asansöre binip, üst kata çıktı.

Gözlerim bu kezde hemen karşımızda bize bakan kuzenime kaydığında onun bir bana bir Cihangir'e baktığını yakalamıştım.

Önce Cihangir'e başıyla selam vermiş, ardından ise konuşmuştu.
"Kusuruma bakmayın hocam, sizi de rahatsız ettik. Tamamen benim hatam."

Kendini biraz mahçup hissediyor gibiydi, bebeğin bakımını bana kitlemesi ona göre normaldi ama benim Cihangir'in evinde bebek bakacağımı hesaba katamamış gibiydi.

Fabrikatörün KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin