•hey sen, yıldızı aydınlat lütfen.
Bir değişiklik yapıp bu bölüme sınır koyayım istiyorum. 1000 yıldızcık, 700 kadar da yorum alalım. Merak etmeyin sadece bu bölüme özel, keyifli okumalar 💖Duygular, gerek bedenen gerek ruhen insanı ele geçirir ve mantık dışı bırakırdı.
Ben, hayatım boyunca hep en metafiziksel olanı yaptığımı düşünür ve ona göre davranırdım. Ta ki ona kadar... O, lacivert gözlüm, dağım, Cihangir'im.Uzun uzadıya konuşmuştuk. Konuşmamız elbette bitmemişti ama birbirimizi çok yıpratmak istemediğimiz ortadaydı. Tüm geceyi sessizce tamamlamış ve en sonunda da güya uyumak adına birbirimizden uzaklaşmıştık. Gerçi ben uzaklaştığımızı sanıyordum fakat sadece dakikalar önce gözümü sabahın ilk ışıklarına açmış ve kendimi onun kollarının arasında bulmuştum. Gözümü açar açmaz yanımda olması, beni sıkıca sarıp sarmalaması garip hissettirmişti. Sanki... Evli çiftler gibiydik.
Tam bu ana bitmek bilmeyen şarkılar bıkabilirdim.
Onu uyandırmaya çekinen hareketlerle, usulca yüzüne dokundum. Alnına düşen dağınık saçlarına istemsizce dokundum ve bu durum dudaklarıma tebessüme eş değer yıldızların konmasını sağladı. Ardından pürüzsüz tenini hafifçe okşadım ve bunu yaparken vücut ısısının normalden fazla olduğunu fark ettim. Dün, yağmurun altında saatlerce beklediği için ateşi çıkmış olmalıydı.
Emin olmak adına dudaklarımı hafifçe alnına dokundurdum."Bir sonraki rotan da lütfen dudaklarım olsun." Onun uyku mahmuru ve oldukça halsiz çıkan sesine karşılık hafifçe irkişmiştim.
"Cihan..." dedim üzgün bir tonlamayla ellerim üzerindeki pikeyi itti. "Ateşin var, kalk hadi ılık bir duş al."
"Bir şeyim yok benim."
Gözlerini hala açmamıştı ama sesi bile kısılmıştı. İnatçı tavrına karşılık göz devirmiştim.
"Cihangir, hadi kalk yavrum..." sesleniş tarzıma karşılık dudakları hafifçe kıvrılır gibi olmuştu. "Hadi birtanem hadi."
Kolundan çekiştirdiğim için el mecbur yatakta oturur pozisyona geçmişti.
Çok dirençten düşmediği belliydi ama yine de halsizdi."Sen banyoya geç, ben de sana çorba falan yapayım."
"Beni sen yıkasaydın ya, şimdi düşüp kalırsam ne olacak bana..." ikna edeceğini düşünüyor olacak ki ekledi. "Yazık değil mi yavruna."
"Kıyamam ben yavruma."
Nazlanmasına karşılık kocaman gülümsemiştim. Ve hasta olmasını umursamadan, yüzünü avuçlarım arasına alıp hızlıca dudaklarına öpmüştüm. Bana kalsa uzun soluklu bir öpücük olurdu ama o, direkt geri çekilmişti."Dur be kızım, sen de hasta olacaksın şimdi."
Umursamazca omuz silkmiş ve yataktan kalkıp onu da zorla kaldırmıştım.
"Madem benim de hasta olmamı istemiyorsun, bir an önce iyileş. Hadi gir sen duşa, ben de sıcacık bir çorba yapayım."Yorgunca ayağı kalkıp odamın içinde olan banyoya doğru ilerlerken aklına her ne geldiyse bir an da duraksamıştı. Ve bana yüzünü dönmeden ismimi söylemişti.
"Efsun."
"Hım" diye mırıldandığımda beni birkaç saniye dumura uğratmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fabrikatörün Kızı
Teen Fiction"Yanlış anlamayın lütfen, bir anneye göre çok gençsiniz, bekar mısınız?" Kucağımda ki bebeğin bana ait olduğunu düşünmesine karşılık, utançla dudaklarımı birbirine bastırmıştım. "Aslında bakarsanız-" Yanlış anlaşılmayı açığa kavuşturacakken, belime...