12. Bölüm

9.7K 285 3
                                    

Demirkan hastaneden çıkalı, 20 gün olmuştu. Başak bana sağlığı hakkında okulda evde sürekli bilgi veriyordu, gayet iyiydi sadece arada nefes sıkıntıları vardı ve işe başlamıştı...
Ben ise okul, ev, kızlar ve annemler arası git gel yaparak, kalbimde ki acıyı dindirmeye çalışıyordum.
Kalbimde ki tüm odacıkların kapıları açılıyor Demirkan'a doğru uçan kelebekler pır pır kanat çırpıyordu...

Şubat ayı gelmişti. Mehmet abimin şirket kuruluş yılı kutlaması her sene olduğu gibi bu senede.
11 Şubat akşamı,
Fuat Paşa Yalısın'da gerçekleşicekti.
Yengem 1 hafta önceden paniğe başlamıştı. Ne giysem diye bir ileri bir geri evde dolanıyordu.

Annem ve babam hiç bir zaman parti insanı olmadıkları için gelmezlerdi.
Zaten tekstil sektöründen firma sahibleri, bazılarının görgüsüz eşleri, çocukları, firma yöneticileri gelir dans edilir, yemek yenir, her sene bir kurum için bağaş toplanırdı.
Her sene müzayede'yi ben organize ederdim.

Antikacılardan değerli parçalar. Bağzı ressamlardan tablolar alırdım.

En çok teklif verene satar seçilen kuruma çeki yollardım. Bu sene bir hareket katmak istiyordum. Ama daha ne olduğunu bulamamışdım.

Antikacılara gitmek için evden çıktım ve gene Oktayla karşılaştım.

Ayak üstü sohbet ettim. Nereye gittiğimi sorduğunda antikacılara gidiyorum, abimin şirketinde yapılacak açık arttırma için antika parçalar alacağımı söyledim.
O da onun uzun zamandır.
Bankası ile çalışan bir antikacıdan bahsetti. İstersem beni ona götürebileceğini söyledi.

Aslında yabancılarla bir yere gitmek adetim değildir ama sonuçta komşum olduğu için, ve bir zamandır da karşılaşıp sohbet ettiğimiz için, nerede çalıştığını da bildiğim için tamam dedim. Arabasına bindik bir bankacı için bayrağa pahalı bir arabası vardı ama çok takılmadım.

Beraber Mecidiyeköy Antikacılar çarşısına gittik.
Okan'la beraber 10 tane mükemmel parça aldık. 5 tanede tablo sonra beraber abimin şirketine götürdük. Müzayede'ye kadar orda durmaları daha güvenliydi.

Okan beraber yemek yemeği teklif etti. İkimizde çok yorulmuş ve acıkmıştık.

Kabul ettim ama ben ısmarlarsam olur dedim, oda bana seni çok güzel bir yere götürmek istiyorum biraz dayan açlığa dedi. Beraber Üsküdar sahiline gittik ordan, Kız Kulesine yemeğe gittik.
Yemeği yedik sohbet ettik, çıkıp eve gelirken.

Tatlı yemeden olmaz dedi güldüm saat 10 civarı olmuş ve çok yorulmuştum.

Bende eve yakın bir yer olsun dedim. Kadıköy Tatlıcısında yiyelim sonra eve geçelim dediğimde olur dedi. Gideceğimiz yere vardık.

Park ettik indik tatlıcıya girdik ne yiyelim diye bakışıp gülüşürken, Okan sen tatlı seç ben ellerimi yıkıyıp geliyorum diye yanımdan ayrılmıştı ki, Feyza iyi akşamlar diyen Başak'la ve arkasında ki Demirkan'la göz göze geldim.

İyi akşamlar dedim ve Başak'ı öptüm. Başak ne hoş tesadüf bende abimi işden sonra yemek üzeri tatlıya zorlamışdım dedi.
O sırada Okan merhaba diye selam verip yanımda bitti. Başak merhaba dedi.

Okan bana dönüp arkadaşlarımı diye yüzüme baktı evet anlamında kafamı salladım o halde beraber yiyelim dedi.

Ben olur derken, Demirkan biz sizi rahatsız etmeyelim paket yaptırıp evde yeriz dedi.

Başak abi gelmişken yiyip gidelim ne paketi deyince mecbur dördümüz aynı masaya oturduk.

Okan hepiniz aynı okuldamısınız dediğinde.
Başak Demirkan abim avukat benle Feyza aynı okulda hukuk okuyoruz dedi.
Ben sessizliğimi koruyor, Demirkan'a bakıyordum.
Demirkan telefonuna bakıyor bir şeyler kurcalıyor hiç bizimle ilgilenmiyordu.

Duymuyormuş, görmüyormuş, gibiydi içim o kadar çok acıyordu ki, tatlı değil sanki zehiri yiyordum.
Bir an önce bu gece bitsin eve gideyim istiyordum.
Demirkan birden kalktı Başak hadi sabah toplantım var çalışmak gerek dedi.
Okan Feyzacım hadi bizde kalkalım sabah sana okul banada iş var dedi.
Hep beraber çıktık. Demirkan hiç bakmadan iyi akşamlar dedi arabasına gitti.
Bende Okanla arabaya gittim. Gögsümde öyle bir acı vardıki sanki kalp krizi geçirecektim...

Demirkan...

Başak İş çıkışı illa yemek yiyelim, arkasından tatlı yiyelim diye tutturdu. Önce yemek yedik, Sonra 10 civarı tatlıcıya gittik, tatlıcıdan içeri girdiğimizde Feyza tatlı vitrininde dikilmiş bir şeyler bakıyordu.

Başak koşarak Feyza İyi akşamlar diye boynuna sarıldı.
Öpüştüler o sırada göz göze geldik ve kafamı çevirdim, yanına bir adam geldi İyi akşamlar Feyza arkadaşlarını desi.
Ben Okan dediğinde sinirle gözüne bakıp baş hareketi ile selamlarım. Başak'ın iş güzarlığıyla aynı masaya oturduk tatlıyı yedik ben kalkalım dediğimde. Okan da kalkalım dedi ve kalktılar.
Feyza onla giderken, tarif edemediğim acılar bedenime saplanıyordu.
Eve gidip. Haydarla konuşmam gerekliydi...

Arabada giderken Başak abi bu kadar seviyorsun neden elinden tutmuyorsun dediğinde.
Başak ya tutduğumda tekrar, ilk yanlış anlamada beni bırakıp giderse bu seferde ölmem mi gerekecek dedim.
Başak abi, bu kızı yalnız bırakmazlar yanında ki ahtapot'u görmedinmi bir kaç güne Feyza'ya sarılır, hatta evlenir bile sende çektiğin acıyla kalırsın demedi deme dedi.

Direksiyonu öyle bir sıkıyordu ki ellerimin acısıyla kendime geldim.

Tüm gece Feyza ve o Okan denen puştun, öpüşme sevişmelerini gözümün önüne geldikçe Haydara saldırdım...

Doğru düzgün uyumadan şirkete firma toplantısına gittim. Toplantım tam bitmişti.
Ayten Halam beni arayıp, Demircan benimle Fuat Paşa Yalısın'da yapılacak olan. Bir şirket kutlamasına gelirmisin dedi. Bende bana Demircan demeye devam edersen, seninle kahve içmeye bile gelmem koca adam oldum benimle hala dalga geçiyorsun dedim.
Tamam söz demem dedi ve, Halacım hem seni şirket sahibi Mehmet Demirci ile tanışdırmamda fayda var. Şirketlerine yeni bir hukuk danışmanı aradıklarını duydum. Büyük bir şirketleri var. Senin içinde iyi olur dedi okeyleşip. Kapattım....
Beğen ve yorum yaparsan sevinirim.

SAPLANTI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin