26.Bölüm

6.3K 214 9
                                    

Sabah  uyandım okula gitmek için evime gitmem gerekiyordu, üstüm başım hiç birşeyim yoktu.

Yataktan kalktım  üzerime  Pijamamı giydim odadan çıktım. İçeriden  Sezen  Aksu'nun  sesi yükseliyordu.

Yansın  İstanbul bu gece, külleri savrulsun.

Seninde o taştan kalbin cayır cayır kavrulsun.

Mutfaktan bir fincan kahve alıp terasa çıktım.

Demirkan manzaraya dalmış öyle bakıyordu.
Aklından geçenleri okumak isterdim, bir müddet onu izledim ve aşkım dedim. Koltukta doğrulup elindeki fincanı sehbaya bırakıp gel şeklinde kollarını bana açtı gidip kucağına oturdum.

Dudaklarına masum bir öpücük kondurdum. Soğuk değilmi napıyorsun burada dedim.
Seni hak edecek nasıl bir iyilik yaptım acaba diye düşünüyordum dediğinde, boynuna sarıldım.

Okula gitmem gerek çıkıyorum diye dudaklarına yapıştım.

Eve gel giyin okula git, buarada,Tolga sürekli mesaj atıp arıyordu.
Okuldan çıktığım sırada tekrar aradı. Nevar ne istiyorsun muhatabın ben değilim bir derdin varsa abimi ara diye bağırdım.

Tek derdim sensin Feyza yapamıyorum....
Olmuyor...
Gittim,uzak durdum söz verdim hepsini biliyorum ama olmuyor.

Düşmüşsün  içime bir kere çıkaramıyorum....
Daha fazla dinlemedim ve  kapatıp, abimi aradım.
Tolganın  beni rahatsız edici mesaj ve telefonlarını söyledim. Tabi abim delirdi.
Sana birşey yapmaya kalka bilir okul  sonrası eve gel. Demirkan'a birşey söyleme şimdilik iş büyümesin onu göndereceğim İstanbuldan dedi.

Demirkan'ı aradım  akrabalarımın  tebrik için geldiğini bir kaç gün Annemlere olacağımı dersleriminde boş olduğunu söyledim. Bu durumdan hiç memnun değildi ama fazla birşey söylemedi.
Okuldan çıktım, eve doğru giderken beyaz plakası olmayan siyah camlı bir araba beni takip ediyordu.  Hangi şeride geçsem geçiyor  peşimi bırakmıyordu.
Abimi aradım  korkuyordum 4 sene önce yaşadıklarımı yaşamak istemiyordum.
Abim hemen ilk karakol yada  avm girişine girmemi ve güvenlik biriminin yanımda beklememi söyledi.
Sarıyer karakoluna çok yakındım önüne çektim.
Abimin amir arkadaşı Fikret abi beni karşıladı. Titriyordum korkma güvendesin dedi. Abimde 5 dakika sonra geldi.
Konuşup neler yapa bileceğimize baktık. Abim bir koruma tutarız diyordu. Ben istemiyordum, tartışıyorduk.
Eve gidip annemlerle  konuştuğumuzda, annem  Demirkan'ı çağırıp anlatmamız lazım bilmeli dedi. Ben ise bilirse beni çok darlar bilmese daha iyi dedim....

3 gün sonra...

Demirkan....

Feyza ile neredeyse  günlerdir, görüşmüyorduk. Bir sıkıntı vardı sonunda dayanamayıp.
Mehmet abiyi aradım ve benden ya da ailemden kaynaklı bir  sıkıntı olup olmadığını sordum.
O da hiçbir sıkıntı yok koçum, sadece ev çok kalabalık çeşitli yerlerden gelen misafirlerimiz var Feyza anneme yardım ediyor dedi....

Feyza ile her konuştuğumda, sesindeki tedirginlik korku ve endişeyi alabiliyordum.

Geliyorum seni çok özledim  dediğim zaman, yok yok gelme şu an hiç zamanım  yok diyerek beni geçiştirip duruyordu.
Normalde Feyza asla Böyle şeyler yapmazdı bir sıkıntı vardı ama çözemiyordum.

Feyza.....

Abimin tedbir anlayışı beni eve kapatmak ve Tolgayı takip ettirmekti.
Tolgayla konuşmuş bir daha yapmayacağının sözünü almıştı.

Herşey düzeldi gibiydi eve dönmem okula gitmem lazımdı.

Demirkan la konuştuk.
Evden çıktım ve direk okuluma gittim. 
Derslerden sonra kızlarla beraber alışverişe çıktık,dolaştım Demirkan aradım ama ulaşamadım ofisini aradığımda duruşması olduğunu söylediler.

Alışveriş falan yapıp eve gittim makarna ve tavuk yaptım beklemeye başladım, saat 7 civarıydı.
Demirkan aradı aşkım yoldayım geliyorum dedi,10 dakika geçti geçmedi,zil sesine kalktım.
Kapıyı açtım, Okan selam dedi ve aklıma gelmişti, ben Okan konusu hala Demirkan'a sormamıştım.
Selam dedim bana bir kaç poşet ile meyveler uzattı bunlar nedir dedim.
Memleketdeydim, bahçeden toplanmış sanada getirmek istedim dedi.
Teşekkür edip aldığım sırada Okan'nın arkasında Demirkan belirdi.
İki ezeli düşman gibi birbirlerine bakıyorlardı, Demirkan kapıdan içeri girerek arkama geçti ve burada ne arıyorsun diye Okan'a sordu.
Okan memleketten geldim, Feyza için bahçeden meyve getirdim dediğinde.
Demirkan elimdeki meyve poşetlerini alarak Okan'a uzattı, Feyza'nın senin getirdiğim meyveye ihtiyacı olduğunu nereden çıkardın.

Nişanlımdan uzak durmanı istiyorum, bir daha seni Feyza'nın etrafında sağında, solunda nefes aldığı  sahada görmek istemiyorum dedi.
Okan'da bu kadar kızacak ne var.
Biz hem komşuyuz hemde arkadaşız dediğinde komşu olmanı da, arkadaş olmanıda istemiyorum. Uzak duracak konuşmayacaksın, yakından zaten Feyza buradan taşınıyor evlenmek üzereyiz şimdi git dedi.
Kapıyı sertçe kapattı. Niye uğradığımı şaşırdım ve sinirle Demirkan'a döndüm.

Ne yaptığını zannediyorsun sen, bu kadar sert olmak zorunda değildin sonuçta sadece meyve getirmişti sanki bizi beraber yatakta yakalamış gibi tepki vermene gerek yoktu.......

Feyza, ne saçmalıyorsun sen, ben sana beni seninle ilgili kandırmaya çalıştı diye anlatmadın mı.

Ondan uzak durman, onun arabasına binmemen, onunla görüşmemeni için uyarmadı mı.
Bu adam da, beni rahatsız eden bir şey var sana söyledim.
Sende gözü var söyledim, ama sen inatla hala kapısına gelmesine, seninle konuşmasına izin veriyorsun.....

Demirkan yeter.....
Ben çocuk değilim, kiminle konuşup kiminle konuşmayacağıma kendim karar verebilecek yaştayım.

Ayrıca geçenlerde ben onunla konuştum,  Benim telefonumun arabada kaldığı zaman, bana ulaşamadığında. Burada beklerken senin yanına gelip. Beni
Sarıyer'de aileme götürdüğünü neden söylediğini sordum. Bana böyle birşey söylemediğini.
Hatta seni hiç görmediğini söyledi. Neden bahsettiğimden haberi bile yok gibiydi.
Sen Okan'nın sana Sarıyer'de olduğunu söylediğine  eminmisin, başka birinden duyup onu kıskandığın için  üstüne atmış olabilir misin acaba diye gözlerinin içine baktım.
Demirkan oturduğu koltuktan kalkarak, hiç birşey söylemeden evden çıkıp gitti...........

 

SAPLANTI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin