31.BÖLÜM

2.2K 213 61
                                    



MEHLİKÂ

31.BÖLÜM

Aşkın ateşi insanı küle çeviriyordu. Ve bu kül durmadan harlandıkça, insanın canı daha çok yanıyordu. Şimdi sevdiği adamın kollarında, onun dudakları dudaklarındayken en mutlu ama aynı zamanda en mutsuz anı gibiydi Simay için. Bir anda geri çekilip Ayaz'ın suratına tokatı patlattığında, nefesini düzenlemeye çalıştı genç kadın.

"Bir daha bunu sakın yapma!" diyerek bağırdı öfkeyle. Ayaz, sakallarını sıvazlarken derin bir nefes alıp kadının yüzüne odaklandı. Dolu dolu bakan gözler, karma karışık bir ifade vardı Simay'ın yüzünde. Kendisi ise ilk defa nefes aldığını hissediyordu. Simay'ın dudaklarında hayat vardı resmen. Onsuz yapamazdı, bundan sonra onsuz nefes alamazdı. "Sende beni öptün Simay"

"Sondu bu! Bir daha böyle bir şey asla olmayacak. Asla!" diyerek hışımla oradan uzaklaştı ve arabasına binerek yola koyuldu genç kadın. Elleri deli gibi titrerken, arabasını hemen sağa çekip hıçkırarak başını direksiyona yasladı. Nasıl bir ikilemdi bu böyle? Nasıl bir acıydı bu içinde ki? İradesinden eser kalmamıştı, ne olmuştu böyle kendisine? Artık mutlu olmak istiyordu. Sadece mutlu olmak istiyordu ve bunu nasıl yapacağını bilmiyordu. Asla bilmiyordu.

ERTESİ GÜN

Saate baktığında sıkıntıyla koltuktan kalkıp bahçeye çıktı Efsun. Havalar iyice soğumuştu ancak şu anda içine işleyen soğuk umrunda bile değildi. Emir dün gece eve gelmemişti. Sadece işlerinin yoğun olduğunu söyleyen bir mesaj atmıştı ve telefonlarına dahi cevap vermemişti. Köşede ki koltuğa oturup başını ellerinin arasına aldığında,ne yapacağını düşünmeye çalışıyordu. İşlerle alakalı bir durum olmadığına emindi. Çünkü kendisi de o şirkette çalışıyordu. Başka bir şey vardı. Ama neydi bilmiyordu. Tekrardan içeriye girdiğinde, kapıdan gelen seslerle koşarak geniş hole çıktı ve o anda kapı açıldığında Emir ile göz göze geldi Efsun.

"Emir... Ya sen neredesin? Meraktan öldüm!" diyerek hızlı adımlarla yürüdü ve ellerini adamın boynuna dolayarak sıkıca sarıldı ona. Emir ise boş bir ifadeyle bekliyordu. Dün duyduklarından sonra düşünmek için yalnız kalmak istemişti ve evlenmeden önce tek başına yaşadığı evde kalmıştı. Süleyman beyin söylediklerinden sonra Efsun'u kendi içinde affedemiyordu. Ne olursa olsun gizli saklı arkasından iş çevirip, o adamla Amerikaya gidecek olmasını kabul edemiyordu. 

Efsun yüzünü geri çekerek adamın sakallarını okşadı usulca. Emir'in bakışları keskindi ve ifadesi sertti. "Sevgilim iyi misin sen? Neredeydin bütün gece?"

"İşlerim vardı" diyerek soğuk bir ifadeyle geri çekildi ve içeriye doğru girdi Emir. Efsun da peşinden gittiğinde, kocasının kolundan tutarak kendisine doğru çevirdi.

"Neyin var senin? Emir bir şey olmuş işte.Ne oldu?"

"Bence sen benimle vakit harcama. Şimdi eşyalarını falan toplaman gerekir, malum yarın Amerikaya uçuyorsun ya"

Emir'in bıçak kadar keskin sesinden sonra, Efsun şaşkınlıkla bir kaç adım geriledi. Ne yani öğrenmiş miydi? Elbette öğrenmişti. Bu halinin başka nasıl bir açıklaması olabilirdi ki?

"Emir sen... nereden duydun?"

"Nereden duydum?" diyerek kısık bir sesle fısıldarken, arkasına döndü ve sakallarını sıvazlayarak ayağıyla bir anda sandalyeyi ittirdi ve bağırmaya başladı. "Nereden duydum öyle mi! Konu şu anda gerçekten benim nereden duyduğum mu Efsun? Sen benden habersiz, tek kelime dahi etmeden dedenle Amerikaya mı gidecektin! Babamın annemi terkettiği gibi, sende beni mi terkedecektin Efsun!"

MEHLİKÂHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin