Bir anda fısıldaşmalar arttığında, Efsun arkasına doğru döndü ve sarı spotların yanan ışıkları altında hayal gördüğünü düşündü. Evet kesinlikle hayal görüyordu.Bu karşısında gördüğü adam o değildi. O olamazdı...
Gözlerini kırpıştırarak derin bir ne...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
MEHLİKÂ
19.BÖLÜM
Efsun ne söyleyeceğini asla bilmiyordu. Tüm gözler üzerindeyken ne cevap verebilirdi ki? Emir'in aşk dolu ve beklenti dolu bakışlarından sonra sevmiyordum diyerek yalan söyleyemezdi.
"Efsun'un üzerine bu şekilde gitmeniz doğru değil. Kafası karışık bir insandan nasıl bir cevap bekliyorsunuz acaba?" diyerek araya girdi İdil. Efsun şu anda ne halasını ne de Emir'i seçebilirdi. Zaten seçmeside saçmaydı.
"İdil haklı. Beni bir seçim yapmaya zorlayamazsınız"
"Bir seçim değil, bir soruydu aslında Efsun" dedi Emir, üzgün bir ifadeyle bakarak.
Efsun,Emir'e doğru yaklaşarak onun gözlerinin içine baktı. "Seni sevdiğimi biliyorsun ama kızgın olduğumuda biliyorsun.Sende biliyorsun hala, Emir'i sevdiğimi çok iyi biliyorsun." dediğinde, Ayaz da Simay da bu cevaptan hiç hoşnut olmamıştı.Emir ise bıyık altı bir gülümsemeyle kızın elini tuttu usulca.
"Bence içeriye geçelim, kahvaltı yapalım.Ve geçmişi geçmişte bırakalım. Biz birbirimizi seviyoruz, sizde artık uzlaşmak için bir yol bulun"dedi Emir kesin bir dille. Onlara karşı kararlı olmak zorunda hissediyordu Emir, çünkü ikisi de akıllı insanlardı ve en ufacık bir durumdan bile vurabilirlerdi.
"+1 çünkü acıktım"dedi Ege.
"Gerçekten bizimle dalga geçiyorsunuz siz." Ayaz'ın keskin ve sertti ve şu anda herkes ondan birazcık ürkerken sadece Emir ve Simay da etki etmiyordu.
"Geçmişte yeğenimi terkettiğin için çokta geçmişte bırakamıyorum Emir kusura bakma. Hiçbir yönden olurun yok senin!"diyerek derin bir nefes aldı ve gözlerini önce İdil'e ardından Efsun'a dikti. Gerçekten bu kızlarla baş etmek hiç ama hiç kolay değildi.
"Sizede hiçbir şey söylemiyorum artık kızlar. Anlattıklarımın,yaşadıklarımın sizde pek olmamış anlaşılan.Çok sağolun acıma ortak olduğunuz için!"
Simay sitemkar bir şekilde konuşurken, Ayaz çatık kaşlarıyla ona bakıyordu. Ne acısından bahsediyordu bu kadın? Anlaşılan,Cüneytle ayrılırken fazlasıyla zorlanmıştı. Başka ne için acı çekebilirdi ki?
"Hala sen ne diyorsun?Nasıl böyle konuşursun? Ben günlerce bunun acısını çekerken..."dediğinde bir anda duraksadı Efsun. Çünkü Ayaz'ın meraklı gözlerle kendisini dinlediğini görünce şu anda hiç sırasının olmadığını farkettiğinde "Hala, evde konuşalım olur mu?"diyerek konuyu kapatmak istedi.
Simay tek kelime etmeden arkasına dönerek arabasına doğru yürüdüğünde, sol tarafından gelen kişneme sesiyle o yöne doğru döndü. Kalbi hızla atarken, omuzları düştü ve güçlükle yutkunarak küçük adımlarla yürümeye başladı.
"Kadife..." diye fısıldarken, uzun ağaç çitlerin arasından geçerek atın yüzüne dokundu ve şaşkınlıkla başını onun yanağına yasladı.