40.BÖLÜM

2.4K 221 72
                                    

MEHLİKÂ

40.BÖLÜM

Emir'e bunu anlatmanın kolay bir yolu olmadığı için direk söylemişti Efsun. Ancak kocasının bakışları, gözlerinde ki ifade o kadar korkunçtu ki, direnci kırılıyordu.

''Sapığım var işte.Beni görmüş bir yerde plakamdan bulup takip ettirmiş."

Emir'in gözünün teki açılıp kapanırken, neredeyse boynunda ki damarlar yerinden fırlayacaktı. "Seni bulmuş, birde takip etmiş! Kim bu herif? Kim, nerede? Ne zamandan beri var bu durum! Bana niye söylemedin Efsun!"

"O gün adres sorduğunu söyleyen adam var ya, işte o"

Emir'in gözleri büyürken, arkasına dönerek sesli bir şekilde nefesini verdi. Şu anda her yeri dağıtma isteğini bastırmaya çalışıyordu. Birisi karısını takip edecekti, onun dibine kadar girecekti ve bundan şimdi haber olacaktı.

"O herif senin sapığındı ve sen şimdi mi bana söylüyorsun Efsun!"

"İlk kez o zaman çıktı karşıma. Bir daha böyle bir şey yaparsa polise ve sana anlatacağımı söyledim. Başını belaya sokmandan korktum. Ama bugünde karşıma çıkınca..."

Emir arkasına dönerek bir anda köşede ki vazoyu yere fırlattı. Aklı almıyordu, hatta şu anda burada dahi durmak istemiyordu. Arkasına dönüp bahçe kapısından dışarıya çıktığında, Efsun da hemen peşinden gitti. "Emir?"

"Se sen bana böyle bir şeyi nasıl söylemezsin Efsun! O herifti değil mi tekerleklerini patlatan! Ya sana bir zarar verseydi? Ya sana bir şey yapsaydı! Delirtecek misin sen beni?"

Emir o kadar öfkeliydi ki yerinde duramıyordu asla. Duyduklarını kabul edemiyordu, daha doğrusu Efsun'un kendisinden böyle bir şeyi sakladığına inanamıyordu.

"Emir, bak ben korktum. O gün, yani seninde o adamı gördüğün gün söyleseydim sana biliyorum başın belaya girerdi"

"Ya girsin! Girsin! Senin için başım belaya girmeyecekte ne için girecek! Ayrıca ne yapacaktım? O şerefsizi bir güzel dövecektim, gidip polise verecektim!"

Efsun, adama doğru yaklaşacakken Emir hemen geri çekildi. Şu anda Efsun'un kendisine yaklaşmasını istemiyordu çünkü çok kızgındı. "Dokunma Efsun!" Böyle bir durumu sakladığına gerçekten inanamıyordu. Her ne olursa olsun başına ilk böyle bir şey geldiği anda kendisine gelmeliydi.

"Emir ben onu uyardım. Beni rahat bırakmasını, bir daha karşıma çıkmamasını söyledim. Bugün de karşıma çıkınca söyledim işte sana"

"En başta söyleyecektin Efsun! Ne dedi sana? Bir şey yapmaya kalkıştı mı? Düzgünce anlat şunu!" Öfkesini dizginlemeye çalışsa da başarılı olamıyordu adam. Böyle bir durumda nasıl sakin kalabilirdi ki zaten?

"Arabanın tekerlekleri patlayınca ben indim arabadan. Sonra işte karşıma çıktı. Yemek yemeyi falan teklif etti..." Emir o kadar öfkeliydi ki, daha fazla detaya girerse kafasından dumanlar çıkacağına emindi.

"Devam et Efsun!" diyerek eliyle işaret etti.

"Ya işte saçma sapan konuştu. Çok güzel olduğumu falan söyledi, senden boşanmam gerektiğini söyledi. Bende onu ittirip arabaya binip seni aradım hemen"

Emir gülüyordu, ama bu daha çok çileden çıkma gülüşüydü. Midesine kramplar giriyordu ve o herifi bulup gebertmek istiyordu. "Çok güzel olduğunu söyledi öyle mi? Bir de boşanacağını söyledi! Sana böyle söyledi o puşt herif öyle mi!"

Emir bir anda hızla yürümeye başlayarak bahçenin etrafından ön tarafa doğru ilerlemeye başladı. Efsun ise ne olduğunu anlamadan peşinden gidiyordu ancak yürüyerek ona yetişemiyordu.

MEHLİKÂHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin