39.BÖLÜM

2.2K 203 76
                                    

MEHLİKA

39.BÖLÜM

Ellerini yanaklarına yaslamış önünde ki çanta dolu paraya bakıyordu Efsun. Elbette parası vardı. Anneannesinden ve diğer dedesinden kalan yerler vardı ve oraların kiralarını alıyordu. Ayrıca Emir'de kullanması için bir kaç tane kart vermişti, onlara pek ihtiyaç bile duymuyordu. Birikimi de vardı ve bu parayı bir araya getirmesi zor olmamıştı. Sadece, Emir'e söylemeden böyle bir işe kalkışması canını sıkıyordu. Ne olursa olsun onun iyiliği için olduğuna inandırıyordu kendisini.

"Emir'e söylememek konusunda emin misin sen?" diye sordu İdil meraklı gözlerle bakarak. Efsun, bu konuyu kendisine anlattığında hem şaşırmış hem de Emir'e anlatması gerektiğini söylemişti. Ancak Efsun, Emir'in zarar göreceğini düşünüyordu ve bu konuda fazla kararsızdı.

"Bir darbe daha almasını istemiyorum o adamdan İdil. Parayı vereceğim, sonra defolup gitsin."

"Gideceğinden emin misin?"

"Değilim. Eğer gitmezse Ayaz abiye başvuracağım."

Efsun ayaklanarak çanta dolusu parayı eline alarak ofladı sıkıntıyla. Ne işler açmıştı başına sahiden bilmiyordu. Ama Emir'in canı yanmasın diye bunu yapması gerekiyordu.

"Beraber gidelim parayı vermeye. Tek gidemezsin"

"Hallederim ben merak etme"

"İtiraz istemiyorum beraber gidiyoruz" Elbette kuzenini böyle bir durumda tek başına göndermeyecekti. Ne olursa olsun tehlikeli bir işti ve onun yanında olmalıydı.Efsun ve İdil evden ayrılarak arabaya bindiklerinde, Kenan beyin tarif ettiği konuma doğru yola çıktılar. Beykoz taraflarında boş bir arazide bekliyor olacaktı. "Evlilik mevzusu ne oldu bu arada sizin?"

"Bir şey olduğu yok. Sarp'a evlenmek istemediğimi söyledim, içi rahat etmiştir en azından" Bu konu açılınca dahi İdil'in yüzü düşüyordu.

"Neden gerçek duygularını söylemiyorsun"

"Çünkü sırf ben evlenmek istiyorum diye kafasında böyle bir şey yer edinsin istemiyorum. Evlilik meraklısı olan kadınlardan olmayacağım ben. O istemiyorsa, ben hiç istemiyorum. Neyse boş ver, kapatalım bu konuyu"

Efsun daha fazla üstelememek için yola devam ettiğinde, konumda ki yere geldiler ve arabadan inerek etraflarına baktılar.

"Nerede bu adam?" Bomboş bir araziydi ve fazlasıyla ıssızdı. Sol tarafa doğru yürüdüklerinde karşılarında büyük bir minübüs tarzı araba vardı ve o anda arabanın içinden dört beş tane silahlı adam çıktı. Kenan beyi de arabadan indirdiklerinde silahı onun alnına dayadılar.

"Ne yapıyorsunuz!Kimsiniz siz?'' dedi Efsun şaşkınlıkla bakarak.

"Bu herifin azrailiyim! Parayı sizin vereceğinizi söyledi bu şerefsiz herif. Parayı getirmediyseniz eğer, ben direk sıkıyorum kafasına"

"Dağ başımı burası! İndirin silahınızı" diyerek çıkıştı Efsun. Evet ellerinde silahlar vardı ancak korkup sinecek değildi elbette. "Evet dağ başı. Ama sende çok güzel bir kadınsın" Adam içini çekerek bakarken, Efsun'un dudakları aralanarak bu durumu algılamaya çalıştı.

"Siz eşkıya mısınız? Bırakın Kenan beyi hemen!"

"Parayı ver bırakalım yeşil gözlü kız"

Hepsi saçma sapan bir şekilde gülerken, Efsun ve İdil hayretle birbirine baktılar. Şu anda böyle bir durumun içinde olduklarına ikisi de inanamıyordu.

"Önce Kenan beyi bırakın, sonra parayı vereceğiz size" dedi İdil sakin kalmaya çalışarak.

"Siz bu işi biliyorsunuz! İyi hadi bıraktık. Sanki vermeseniz parayı, tekrardan yakalayamayacağım"

MEHLİKÂHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin