19

9.7K 463 84
                                    

İthaflar:

@zehra1327nihan

@MrsMinozqirls

@tvdtoygmur12

@MelekMayli

Keyifli Okumalar...

Bu arada Doğan'ı savunan kızlara Doğan'ın prensesleri demeye karar verdim. Yazar Seymen ile Gazel'i yakınlaştırmaya korktu :)

'&^'+/^%(^'!+!

Aşk.

Bu 3 harften oluşan tek heceli kelime herkes için farklı bir anlam taşırdı. Benim için ise taşıdığı anlamı henüz bilmiyordum. Şu güne kadar hep onun varlığını reddetmiştim, yani sonuçta gerçek olamayacak kadar mükemmel gibiydi. Şimdiyse ister istemez varlığını sorgulamaya başlamıştım.

Neydi aşk? Kalp atışlarının nedensiz artışı? Midedeki kelebekler? Tuhaf hisler? Okuduklarım ya da duyduklarım bunlardan ibaretti. Bir de utangaçlık vardı ama sanırım en saçması da buydu. Hem bir ömür onunla geçirmek isteyip hem de her seferinde utanamazdın.

İlk görüşte aşk, aşka inanları da ikiye bölüyordu. Vardı ya da yoktu. Sanırım bu kavram da basit hoşlantıları aşk sananlar için geçerli olmalıydı. Onlar her şeyi birbirine katıyordu.Ya ben? Benim felsefem hâlâ şuydu: Aşkı yaşayana kadar sadece gözlemcisi olacaktım, eğer bir gün tadarsam da asla peşini bırakmak gibi bir niyetim yoktu. Şu halime bakın. Daha iki gün önce aşka inanmayan ben ne düşünceler içine girmiştim? Dünya gerçekten de garip ve gizemli bir yerdi. Özellikle mutant dünyasındaysan.

''Bu konu hakkında konuşmak istemiyorum Dak.'' diyerek sinemaya doğru yöneldim. Düşündükçe sanki aşık olmak istiyordum.

''İyi sen bilirsin. Üçüncü bilet yine yandı.'' diyerek biletleri salladı. Güldüm. Öğrenci olunca bir bilet parasının bile değeri vardı. Tabi şimdi arabamı çaldırsam bana yenisini alacak bir abim vardı ama bunu kimseye söylemek gibi bir aptallık yapmayı düşünmüyordum.

''Gel hadi! Mısırlar benden.'' diyerek onu sinemaya doğru çekiştirdim.

''Senden mi? Ne duruyorsun o zaman?'' Bu haline küçük bir kahkaha atıp arkasından ona yetişmeye çalıştım. Klasik bir öğrenci metoduydu: Nerede beleş, oraya yerleş.

''Bize iki kova mısır.'' Görevli kişiye abimin ondan kaçmadan önce aldığım kartını uzattım. Umarım şifresi yoktur. Varsa da abimin egosunu konuşturarak bulduğu şifreyle başlardım artık.

''Buyrun.'' Dakota ve ben mısırları alırken kartı cebime tıktım. Hangi insan kartına şifre koymazdı? Cevap veriyordum: Kendine ve gücüne fazlasıyla güvenen mutant abim.

Biletleri okutup koltuklara yerleştiğimizde derin bir nefes aldım. Burada bulunup asla tam olarak güldürmeyi başaramayan komedi filmlerini izlemeyi bile özlemiştim.

''Gazel. Bakma ama sancak tarafında acayip tatlı birisi var.'' Tabi ki de onu dinlemeyip salona göz attım. Sancak tarafının hangi yön olduğunu kim bilirdi? Başıma aldığım darbeyle ofladım. ''Ben sana bakma demedim mi? Neyse o işte.'' diyerek eliyle gösterdiği kişiye baktım. Eren'miş, çok da abartılacak bir şey yoktu. Bir dakika! Eren mi?

Dakota'yı çekiştirip ayaklandım. ''Kalk gidiyoruz.'' derken bir yandan da özür dileyerek çıkmaya çalışıyordum.

''Ne oldu?'' Ne mi olmuştu? Abim bunu duymasa iyi olurdu. Cezadan kaçtığım yetmezmiş gibi bir de Eren ile karşılaştığımı öğrense benim için dua ederdiniz değil mi?

KALKANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin