Kusura bakmayın, bu sefer yorumlarınızdaki ithaf isteklerine bakamadım.
Bu bomba gibi bölüm bütün okuyuculara gelsin!
Keyifli Okumalar.
/^+%^'&'^&
Sevilmek... Daha da önemlisiyse sevmek.
Kimi sevdiğimi hatta birisini sevdiğimi göremeyecek kadar kör ve kendini tanımaz mıydım? Bu duyguyu hissettiğimi anlayamayacak kadar aptal olabilir miydim?
Sesli bir şekilde nefesimi verdim.
Ne diyeceğimi bilemiyordum, sahi? Geleceğimi ortak gördüğü kişinin Seğmen olmasını neden istiyordum? Daha düne kadar ondan nefret ettiğime inanıyordum, şimdiyse... Sanki bir bilinmezin içerisindeydim; ama farkındaydım. Seğmen'e karşı eskisi gibi değildim, bu yeni duygu aşk olduğu için mi böyle düşünüyordum?
Gözlerimi kapattım ve kirli olduğunu bildiğim halde lavaboya yaslandım.
Lanet olsun ki bilemiyordum, ne olmasını istediğimi, ne hissettiğimi, neler yaşayacağımı bilemiyordum. BİLMİYORDUM!
''Ben...'' dedim Sena'ya bakarak. ''Bilmiyorum. Gerçekten.'' O an gözlerinde gördüğüm tek şey acıma duygusuydu, bana öyle bir acıyarak bakıyordu ki. Bu konuda acınacak halde olduğumu hissettirmişti.
''Hislerinden emin olduğunda Gazel...'' Sesi buz gibiydi, bir an hayatımın hatasını yaptığımı düşünmeme neden olmuştu. Tabi ki de her duygulu anın bozucusu vardır, bu da abim olmuştu. Kapının arkasından bize sesleniyordu, içimden abime binlerce defa teşekkür ettim.
''Kızlar! Bu kadar oyalanmanıza neden olacak önemli bir sorununuz yoktur umarım. Bu işi ne kadar çabuk halledersek o kadar iyi. Klozetin içerisinde boğulmuyorsunuz değil mi?'' Abimin yaptığı iğrenç espriye ister istemez göz devirmiştim. Klozetin içinde boğulmak mı? Benim sakarlığımın o seviyede olduğunu sanmıyordum.
Sena bana doğru biraz eğildi ve fısıldayarak abim yüzünden yarım kalan cümlesini tamamladı: ''...gerçekten emin olduğunda sana sorunun cevabını vereceğim.'' Yüzüne sanki bu anlar hiç yaşanmamış gibi muhteşem bir gülümseme yerleştirdi ve kapıyı açarak kapının ağzında bizi beklemekte olan ağabeyime bir öpücük verdi. Arkasından öylece bakakalmıştım.
''Hadi kardeşim!'' diyerek abim arabaya doğru hızlı adımlarla yürümeye başladı. Arabaya binmekte olan ikiliyi izledim, sonra böyle bir aşkı ya da sevgiyi her ne ise onu da yaşadığımı hayal etmeye çalıştım. Tek sorun partner olarak karşıma kimseyi getiremiyor oluşumdu, kim bilir belki de henüz onunla tanışmamıştım.
Sen öyle san, dedi içimden bir ses. Bu ses üzerine yoğun düşüncelerin esiri oldum.
Düşünce havuzumda beni boğulmaktan kurtaran abimin kornayı çalması olmuştu, şaşkın gözlerle ona ve arabaya baktım. Beni bekliyorlardı, o an yolun ortasında dikilmiş olduğumu fark ettim. Aklımı toparlayabildiğimde yüzüme yapmacık bir gülümseme yerleştirerek arabaya doğru koştum ve kapıyı açarak kendimi arabanın içine attım.
''Sen iyi olduğuna emin misin kardeşim?''
''Ha? Ben mi? Evet, iyiyim. Neden sordun?'' Abim beni şöyle bir süzüp -beni sersemleticek herhangi bir darbe alıp almadığıma bakmış olmalıydı- tekrar önüne döndü, yola odaklandı. Dikiz aynasından son defa bana bakış atarken mırıldandı:
''Sadece aptal aşık havalarında olduğun için endişeleniyorum.'' Oturduğum yerde biraz daha aşağıya kaydım ve içimden eklemeyi de unutmadım: İnan bana ağabey, en az ben de senin kadar endişeleniyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALKAN
FantasíaHey sen! Evet sen! Öyle tereddüte düşme, sana sesleniyorum! Bu kitaptaki şeyleri bilsen hayata asla eskisi gibi bakamazsın. Neden mi? Çünkü herbir deneyimle değişiriz. Her neyse, asıl nokta bu kitap. Sana soruyorum: Bir gün varlığından bile haberda...