Ara Kesit

4.9K 355 69
                                    

Maalesef ki bir aylık ara vermeye mecbur kaldım. :(

Evde değilim ve bilgisayara girip yazma fırsatı da bulamıyorum. Bir ay boyunca evden uzak birtakım planlarım var.

Haber vermek istedim. Yani bölüm neden gelmiyor, sebebini bilin istedim.

Kendimi affettirmek adına da arakesit koydum.

Bir ay sonra görüşürüz...

%@&@%#&

Vakit ilerlemişti. Günler o kadar hızlı geçmişti ki... Ne ara her şeyi kaybetmiştim? Hayatımın sonuna yaklaştığımın farkında değildim. Zaman neden bu kadar acımasız olmak zorundaydı?

Tuvalete gitme bahanesiyle buraya kaçmıştım. Ne işe yaradığını bilmediğim, büyük ihtimalle misafir odası olarak kullanılan yer ölmeden önceki son sığınağım olmuştu.

Duvardaki takvime baktım.

Başım katlanılmaz derecede acı veren bir ağrıya ev sahipliği yapıyordu.

Ağlamaya başladım. Ömrüm boyunca kaybetmekten hiç bu kadar çok korkmamıştım. Aileme kavuşmuş olmamdan gerek bu korkuyu iliklerime kadar hissediyordum.

Kaybetmekten ve kaybedilmekten korkmak...

Akan kanı umursamadım. Elimle silip yere uzandım. Kim böyle bir ölüm isterdi ki? Kendi anne ve babası onun katili olsun.

Gözlerimi kapattım. Yaşamak... Her zaman bu kadar zor mu olmuştu?

Kapıya delicesine abim vurmaya başladı. Onun sevgisini kazanacak ne yapmıştım acaba? Ondan her şeyi deli gibi saklamama, onu bilerek kızdırmama ve en önemlisiyse ona güvenmememe rağmen benden asla vazgeçmemişti. İşte gerçek ve saf abi-kardeş sevgisi!

Kapı kırıldı. Abim koşarcasına içeriye girip beni kucakladı ve dibimdeki yatağa yatırdı. Bedenim uyuşmuştu. Ölüm, pardon gücüm etkisini göstermeye başlamıştı.

"Soğuk." dedim mırıldanarak. Abim konuştuğunda ağlayacağını bildiği için sessiz kaldı. Titremeye başladım.

İçinden hıçkırarak ağladığını biliyordum. Çığlık attığını, öfkelendiğini, isyan ettiğini... Bazen hissettiklerimiz ve dışa yansıttıklarımız o kadar farklıydı ki... Tıpkı şu andaki gibi.

"Benden neden her şeyi saklıyorsun?" dedi sesinin titremesine aldırmadan.

"Çünkü seni... Önemsiyorum." Gülümsedi.

"Başkalarını düşünmek demek senin zarar görmen mi demek oluyor?" Benim için öyleydi, kendimi çok önemsemezdim.

"Benim sözlüğümde evet." dedim biraz doğrularak. Abim beni hızla geri yatırdı. Son anlarımda onunla inatlaşmamak adına karşı eylemde bulunmadım.

"Bu son böyle olmayacak. İzin vermem, veremem." dedi ayağa kalkarken. "Her ne olursa olsun bu şekilde ölmeyeceksin. Daha seni düğününde kıskanmam lazım, sevgililerini dövmem, seni çıldırtmam lazım. Ben bunları yapmadan hiçbir yere gidemezsin." Söyledikleri, kurduğu hayaller gerçeği değiştiremezdi. Geleceği bile nasıl olur da kıskançlığı üzerine planlayabilirdi?

"Senin iznine kalmamış olmam iyi oldu o zaman." dedim acıyla gülümseyerek. "Hayatımın zincirlerini sen tutuyor olsaydın, ben ona hayat demezdim."

"İnatçı ve isyankar." dedi yatakta oturduğu yere tekrar otururken. "Tıpkı... Annemiz gibi."

Yutkundum. Nedense o kadına karşı iyi duygular besleyemiyordum. Bence sebebi de gayet açıktı. Bunca yaşanandan sonra.

"Ona benzeyeceğime ölürüm daha iyi." dedim öfkeyle. Kulağım uğuldamaya başlamıştı. Refleks olarak elimi kulağıma götürdüm. Kan...

Abimin de gözleri korkuyla açılmıştı.

"Dur tahmin edeyim. Burnum artık kanamıyor." dedim farkındalıkla. Gözlerimi kapattım. "Sence beyaz ışığı görebilecek miyim?"

Kırılan kapı aniden açıldı!!!

Seğmen elindeki iğneyle bize bakıyordu. Bir şey söylemeden iğneyi koşar adım yanıma gelerek  boynuma sapladı. Bağırmaya fırsat bile bulamamıştım.

İçindeki mavi sıvıyı enjekte etti.

"Ne yapıyorsun sen!" bağırarak abim Seğmen'i omuzlarından ittirdi.

Seğmen onu umursamadı.

"Ne olur işe yarasını. N'olur!" diye mırıldanmaya başladı.

"Sen diyorsun ki bu..."

"Evet. İlacı." diyerek Seğmen abimin cümlesini tamamladı. "Öyle olmasını umuyoruz."

KALKANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin