Öncelikle atılan yorumlara bakılırsa hikayedeki gizemler sıkıcı olmaya başlamış.Size iyi haberlerim var!!! Bazı şeyler açığa kavuşuyor. Olaylar iyice sarpa sardığında her şey açığa çıkacak. Yazardan bir ipucu.
Doğum günü için bölüm atmamı isteyen olmuş. Geç oldu ama doğum günün kutlu olsun!!!...
@BurcuGne8
İthaf isteyen olmuş.Bölümü yazar yazmaz paylaştığım için ithaf isteyenlere bakamıyorum. Neyse bundan sonra rahatım. Özür dilerim. Sonrak ibölümlerde ithafları yazarım.
Sizi çok bekletmiyorum. Keyifli okumalar.
!'%&^+(U^'
Bekleyiş.
En zor anınızda,yakınınızdakilere en çok muhtaç olduğunuz anda o gözlerinizdeki anlamdı bazen. Dışarıdan gelen sert darbeler sizi bir adım daha karanlığa çekerken son enerjinizle aydınlığa tutunmanızdı. Son umut, son çare sessiz yalvarışlarınız kulaklarınızda yankılanırken yardıma olan muhtaçlığınızdı.
Yere eğilmiş,gözlerinizi kapatmış her şeyin bir an önce bitmesi için sessizce dua ederdiniz ya da birinin,başka bir deyişle kahramanınızın sizi kurtarması için onu beklemenizdi.Ama her darbede,geçen her saniyede büyük bir probleminiz olurdu. O da sizi çağıran soğuk ve ışığı olmayan rüyalarınızdı.
Kulağıma fısıldanan bu cümleler ile ne yapacağımı bilemez bir şekilde kalakaldım. N'olur abi! Kurtar beni!
''GAZEEEL!!'' Abimin haykırışını duyduğum anda doğrulmaya çalışarak tekmelerin sahibine bakmaya çalıştım. Maalesef ki görebildiğim tek şey hızla uzaklaşan siyah spor ayakkabılardı. Abime bakmaya çalıştığımda elindeki poşetleri hızla fırlatarak bana doğru koştuğunu gördüm. Yanıma gelerek çömeldi ve başımı ellerinin arasına alarak korku içinde bakmaya başladı.
''Kardeşim. İyisin değil mi? Bunu yapan her kimse yaptığına pişman olacak.''
Bir şey diyemeden abime bakmaya devam ettim. Acılarım yavaş yavaş sessiz inlemelere dönüşürken gözyaşlarım usulca akıyordu. Tanrım! Gerçekten benden ne istemişti? Abim beni dikkatle yerden kaldırıp taşırken gözlerimi kapatarak her şeyin bir rüya daha doğrusu bir kabus olmasını diledim. Ne komiktir ki artık ben bile kim olduğumu bilmiyordum. Çevremdeki herkes benim hakkında bana kopuk kopuk bilgiler veriyor;ama hiçbir şeyi tam olarak açıklamıyordu. Bu aynı anda beş yapbozu çözmek gibi bir şeydi.
''Şifacının Eren'in grubunda olması kötü oldu.'' Bu aklıma Eren'in Doğan tarafından dövüldüğü zamanı getirdi. Eğer Eren'in grubunda şifacı varsa neden hastaneye gelmişti? Yerimde rahatsızca kıpırdanarak abime baktım:
''Şifacı varsa herkese yardım etmez mi? Neden sadece gruptakilere yardım ediyor? Yoksa Eren yüzünden mi?'' Abim yüzüme dikkatle baktıktan sonra yoldan geçmekte olan taksiyi durdurdu ve arka koltuğa geçtik. Taksiciye adresi verdikten sonra titreyen ellerini görmezden gelerek konuşmaya başladı. Neden arabamıza binmemiştik. Belki de siyah spor ayakkabıların sahibi arabanın lastiklerini söndürmüştü.
''Keşke öyle olsaydı. Şifacı iyileştirirse kendi yaşamından bir parça veriyor. İyileşen kişi bir noktada onun ömrünü yaşamış oluyor. Bu yüzden önemli kişiler olmadıkça asla gücünü kullanmaz.'' Anladım dermiş gibi başımı salladım. Asla şifacının yerinde olmak istemezdim. Bu Eren'in neden hastanede olduğunu açıklıyordu. Hafifçe doğrularak camdan dışarıyı seyretmeye çalıştım. Dönen başım ve hafifçe kararan gözlerim uzanmam gerektiğini bas bas bağırıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALKAN
FantasiaHey sen! Evet sen! Öyle tereddüte düşme, sana sesleniyorum! Bu kitaptaki şeyleri bilsen hayata asla eskisi gibi bakamazsın. Neden mi? Çünkü herbir deneyimle değişiriz. Her neyse, asıl nokta bu kitap. Sana soruyorum: Bir gün varlığından bile haberda...