selamlar!
Neden o kadar süre boyunca yazmadın dediğinizi duyar gibiyim. Yani fırsatım oldu mu? Şöyle böyle. TEOG sonrası biraz meşguldüm, malum bir yıl boyunca kitaplara gömülmek zorunda kalınca o zamanları telafi etmek istedim.
Ve diğer ayrıntı da yani arada kalmıştım. Nasıl ilerlemeli? Neler olmalı? Gazel bu durum için nasıl bir tepki verecek? Açıkçası bu durum üzerine baya bir kafa patlatmak zorunda kaldım.
TEOG sınavına gelecek olursak ilk TEOG'ta sıfır yanlış yapan kişi çok olduğu için bu sınavda MEB gıcıklık yapmış. Ve ne şanstır ki yazar TEOG'a 8 gün kala hastaneye yatırıldı. Şansızlığı mı aramıştı birisi?
Sizi fazla tutmadan keyifli okumalar diliyorum.
!'%'&'^%!'&'+/(^+w
Hayatta çok fazla bundan sonra ne olabileceğini kestiremediğimiz zamanlar olur. Öyle bir durumda kalırız ki işler çığırından çıkmış ve her şey birbirine dolanmıştır. Bu tür umutsuzluklar içerisinde kendimize sorduğumuz asıl soru şudur: Bu işten paçayı nasıl yırtacaksın?
Ve maalesef ki genelde problemlerimizin arasında son nefesimizi veririz. Sadece çok küçük bir kısmı çözümlenebilmiş sorunların arasında mücadele etmişizdir. Galip olacağımıza inandırırken zaman ilerlemiş ve mutlak son kapımızı çoktan çalmış olur.
Bende kesinlikle böyle olmayacaktı, izin veremezdim. Başıma bir sonraki gün neler geleceği korkusu, ne tür gizemleri keşfedeceğim korkusuyla yaşamayacaktım, yaşayamazdım. Bu hayatı ben seçmemiş olabilirdim, ama geleceğimi değiştirecek olan kesinlikle bendim!
Kararlılıkla aynadaki yeşil gözlerime bakmaya devam ettim. Kendimi yeniden doğmuş gibi hissediyordum. Nereden geldiğini bilmediğim bu his, asla pes etmeyişimin kaynağı olacaktı. Bu yüzden tanrıya bu hissi hep kalbimde yaşatması için dua ettim.
'' Bu yazının ne anlama geldiğini biliyor musun?'' Gözlerimi Damla'ya çevirerek merakla ona baktım. Bir ihtimal biliyor olabilir miydi? Başını olumsuz anlamda salladığında nefesimi seslice dışarı verdim. 1-0 yenik olmak kupayı kazanmayacağım anlamına gelmezdi.
''Bu yazının anlamını bilmiyorum ama bizim dilimize nereden çevirebileceğimizi biliyorum. En geç iki güne anlamını sana mesaj atarım.'' Mesaj atmak derken? Daha yeni tanışmışken benim telefon numaramı nasıl almıştı?
''Mesaj atarım?'' Tek kaşımı kaldırarak ona baktım. Güldü.
''Hep senin gücün üzerine konuştuk. O arada ben benimkine değinmeyi unuttum. Ben herhangi bir teknolojik aleti yönetebiliyorum. Bana teknolojinin kraliçesi diyebilirsin.'' diyerek göz kırptığında bu sefer ben güldüm. Gülmemin sebebi iki şeydi: birincisi mutant hayatını yaşadığımı bir an unutmuştum, ikincisi ise grubumun liderinin bu denli havalı bir güce sahip olması hoşuma gitmişti. Neyse ki teknolojik aygıtlarla ömür harcamıyordum. Günümüzde Damla'nın gücü silikon vadisinde kesinlikle benden daha fazlaydı.
''O zaman mesajını bekliyor olacağım.'' diyerek tekrar omzumdaki yazıya odaklandım. Resephues de veryuhenisne demek olabilirdi ki? Keşke herhangi bir yabancı dilden çıkarım falan yapabilseydim. Umutsuzca başımı sallayarak omzumu kapattım, ya da çalıştım diyelim. Yanımdaki mutant kıyafetimi yırtmamış olsaydı daha başarılı olurdum.
TIK! TIK! TIK!
''Gir-'' Sözümü tamamlayamadan kapı açıldığında mutantlarda aristokratların nezaket saçmalığı dışında hayatlarının her anlarında kaba olduklarına dair bir sonuca varmıştım. Hani bir ''girin'' kelimesini bekler değil mi insan?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALKAN
FantasyHey sen! Evet sen! Öyle tereddüte düşme, sana sesleniyorum! Bu kitaptaki şeyleri bilsen hayata asla eskisi gibi bakamazsın. Neden mi? Çünkü herbir deneyimle değişiriz. Her neyse, asıl nokta bu kitap. Sana soruyorum: Bir gün varlığından bile haberda...