Dip notumu 24.bölüme yazdım. Neyse,
İthaflar:
@denizsairi
@m3l1s0
@defenders9
@mberil
@badangel
@sweetselenatorss
@Artemis00
Keyifli Okumalar :)
'!^&'/'+'W+(^+/&'^&/'+/
''Doğru konuş!''
Merakla gözlerimi sesin geldiği tarafa çevirdiğimde Hakan'ın -Electrat'ın kardeşi- kırılmış camdan dışarıya baktığını fark ettim. Yumruk yaptığı ellerini de sayarsak kavga izlemeye kendimi hazırlamalıydım. Cam? Camın kırılma sebepleri de mi onlardı?
''Şoförü dinledikten sonra cam kırılma sesine böyle bir tepki vermemiz normal. Bir an cidden filmlerden birkaç sahne canlanacak sanmıştım.'' Latif'i başımla onaylayarak otobüsün içinde toplanan kalabalığı yardım ve ilerlemeye başladım. Kendi kendime paranoya yapmıştım, sadece şoförün söyledikleri ilginçti. Duyduklarıma kafa patlatmaktan kendimi alıkoyamıyordum.
Bir dakika! Ben ne yapıyordum? Sırf bana en son iyi davrandı diye Hakan'ın yanına mı gidecektim? Durduktan sonra geldiğim yönde geri gitmeye başladım. İtiraz edenlere de aldırmamaya çalıştım, burada olduklarına göre onların da benden bir farkı yoktu, ya da biraz daha serseriydiler.
Hakan camdan atladığında kapıya yakın olmamdan faydalanarak hızla kendimi otobüsten attım. Peşimden Latif'in de geldiğini hissedebiliyordum. Şimdi Hakan ve tanımadığım çocuk birbirlerine korkutucu bakışlar atmakla meşguldüler. Biraz daha dikkatli baktığımda çocuğun sırt kısmının taşla kaplanmış olduğu dikkatimi çekti. Tanrım! Hakan onu tek başına fırlatsa bile –kendinin kopyalayabildiği için tek başına bile demiştim- camı kırabilirdi. O şeyler, yani taşlar oldukça sert gözüküyordu.
Derin bir nefes verdim. Kampın ilk dakikalarında olaylar yaşıyorduk, ve bu sinir bozucuydu. Olayın çıkma sebebi belki de birbirlerinin egolarına attıkları laflardı. Bu yüzden ''Doğru konuş.'' cümlesini duymuş olabilirdik.
Yarım taş -hani sadece sırtı kaplı ya- çocuk alayla güldü. ''Yapmazsam ne olur?'' Eğer bu cümle duyulduysa kavga her an kapımızı çalabilirdi.
''Ben sözümü bir kere söylerim. Sen bilirsin. Sadece seni taşların bile koruyamaz. Son kez düşün.'' Hakan'ın sesi oldukça ölümcül çıkıyordu. Tabi ben onu bir zamanlar takip ettiğim için bu tona yaklaşık olan tonu duymuştum. Fazla korkmadım. Otobüsteki kızlar fırsattan istifade erkeklerin kollarına yapışmıştılar. Gözlerimi devirdim. Kendilerini güçsüz göstermekten ne zevk alıyorlardı?
''İki kişi olup onurunu yerlere sererek benimle mi dövüşeceksin?'' Yarım taş çocuk Hakan'ın onur damarına basarak kavgada az hasar almayı garantilemeye çalışmıştı; ve Hakan'ın gözleri onuruna verdiği değeri gözler önüne seriyordu.
''Düşmanımın kardeşi benim de kardeşimdir.'' mantığına dayanarak öne atıldım, ikisinin arasına girmekten bahsediyordum. Ya o söz ''Düşmanımın düşmanı benim dostumdur.'' değil miydi? Keşke eyleme geçmeden önce biraz daha düşünseymişim.
''Güç gösteriniz bittiyse beyler, artık yerleşelim diyorum.'' Tek kaşımı kaldırmış onlara baktığımda yarım taş alayla konuştu: ''Bak kavganın kıvılcımı da gelmiş. -bana baktı- Sevgilin sana toz kondurmadığı için mutlusundur umarım.'' Sevgili? Hani şu çıkma eylemini yaptığımız kişiye dediğimiz şey? Burada neler dönüyordu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALKAN
FantasyHey sen! Evet sen! Öyle tereddüte düşme, sana sesleniyorum! Bu kitaptaki şeyleri bilsen hayata asla eskisi gibi bakamazsın. Neden mi? Çünkü herbir deneyimle değişiriz. Her neyse, asıl nokta bu kitap. Sana soruyorum: Bir gün varlığından bile haberda...