Uzun bir aradan sonra tekrar beraberiz. Ah! Kalkan'ı ve bilgisayarımı o kadar özlemişim ki...
Bu süre zarfında düşünmek için bol fırsatım oldu. Öncelikle bana karşı olan anlayışınız için size minnettarım. Hem bu yıl ve TEOG hem de şu son ay ortaya çıkan beklenmedik evden uzaklaşma. Her neyse.
Uzun lafın kısası bu dünyaya dönmek iyi hissettirdi Özlediğinizi umarak keyifli okumalar diliyorum. :)
@%#&#&&#&#
HATIRLATMA: Görkem Gazel'i geçmişe götüren çocuktu. İkizi de geleceğe gidebiliyordu. İkizini süper mutantlar gelecekten korktuğu için tutsak etmişti.
Seğmen'den
Seğmen sinirlerine hakim olamıyordu. Sanki Görkem onu yeteri kadar çıldırtmıyordu, bu yüzden Doğan ona yardıma gelmişti. Aslında içten içe böyle olmadığının o da farkındaydı. Bence sinirlerini daha çok hoplatan şey Doğan'dan ziyade onun burada olma sebebiydi. Sırf saçma sapan bir leydinin kehanetleri yüzünden Gazel'e tabiri caizse sülük gibi yapışmıştı.
En kötüsüyse başbelası sanki Doğan'dan etkileniyordu.
Sefa erkekleri bugüne kadar aşık olduğu kadınları hiç kaybetmemişti. Ne olursa olsun kalplerine konanın kalbine konarlardı. Seğmen aklına gelen geçmişiyle ürperdi. Geçmiş herkes gibi onun da peşini bırakmıyordu.
Seğmen geçmişinden bu denli nefret eden dünya üzerindeki tek insan olabilirdi. Onun geçmişinde her şey vardı: acı, pişmanlık, yalan... Tek sorun hepsinin art arda ve plansız gerçekleşmiş olmasıydı; ve normal insanınkilerden kat be kat daha fazla olması da olabilirdi.
Dalan gözlerini Doğan'a odakladı. Geçmiş, geçmişinde kalmışken onu irdelemek yanlıştı.
"Ne yaptığının farkında değil miyim sanıyorsun? Nick duyduğunda çıldıracak."
Gazel'e olan hislerini bir türlü saklamayı bırakamamıştı. Önce baş belası, Nick ve şimdi de Doğan. Tanrı bilir listeye daha kimler eklenecekti?
Doğan bakışlarını keskinleştirdi. Aptal değildi. Seğmen gibi düşünce okuyor olmasa da insanların beden dillerini anlayabiliyordu. İnsan veya mutant fark etmezdi, sonuçta beden dili evrenseldi. Alaycı gülümsemesini zorlukla bastırdı. Nick gibi birisi sağlam bahaneydi, kabul. Sonuçta yıllarca kardeşini aramıştı ve bulmuştu da. Kardeşi şüphesiz ki onun için çok değerliydi ve üstün bir korumaya maruz kalıyordu. Seğmen'in unuttuğu bir şey vardı. Doğan bu işe başladığında Nick'i de göz önünde bulundurmuştu. Zaten bu yüzden Gazel'e unutamayacağı bir karşılaşma sözü vermişti ya! Belki biraz da etkilemek istemiş olabilirdi. Ah! Nedense değiştiğini hissediyordu.
''Hep kendi düşüncelerini başkalarını bahane ederek mi savunursun? Nick de kaderimizin bir yazıldığı gerçeğini öğrenecek. İnan bana, bu senin tahmin ettiğinden daha da yakın.''
Seğmen dişlerini gıcırdattı. Bu çocuğa kıl olmakta kesinlikle haklıydı. Gücü olmadığı halde gerçeği görebilme yeteneği vardı. Ya da takip etmişti? İkinci seçenek ona daha makul geldi.
Görkem üç bardak içeceğin bulunduğu tepsiyi sesli bir şekilde sehpaya koydu. Yüzünde bu gösteriden zevk aldığına dair gülümseme vardı. İstemeye istemeye sonlandırdığının farkındaydı ikisi de -Doğan ve Seğmen-.
Belki de ben gelene kadar Doğan ona anlatmıştır, diye düşündü Seğmen. Yanılmamayı diliyordu. Bu oksijen israfıyla gerekli olmadıkça konuşmaya katlanamazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALKAN
FantasyHey sen! Evet sen! Öyle tereddüte düşme, sana sesleniyorum! Bu kitaptaki şeyleri bilsen hayata asla eskisi gibi bakamazsın. Neden mi? Çünkü herbir deneyimle değişiriz. Her neyse, asıl nokta bu kitap. Sana soruyorum: Bir gün varlığından bile haberda...