36*

4.3K 250 187
                                    

Off! Bu bölümü yazmak tahmin ettiğimden de zordu ve içime sinmeyen bir bölüm oldu. :(

Keyifli Okumalar...

%@+@&@&@

Neden bu tür zor durumlar beni bulurdu?

Ve neden hep olmadık zamanlarda yaşardım? Her şeyi olduğundan daha berbat hale getirirdim? Çünkü ben bendim yani benim yeteneğimdi. Açıkçası yeteneğim kusursuz işliyordu.

Tek dileğim bir kez olsun hayatı istediğim gibi yaşayabilmekti: Sorunsuz, mutlu ve ailemle. İşin garip kısmı sorunlar peşimi bırakmıyor ve bir sorunu çözdüğümde karşıma iki sorun birden çıkıyordu. Mutluluk kısmı her zaman olmasa da yaşanmış mıydı? Evet. En azından dileğimin ikinci kısmını biraz olsun gerçekleştirebilmiştim. Ya üçüncü kısma ne demeliydi? Aile kavramı Radford'lar için uygun değildi, anne ve babamın bu kavramdan oldukça uzak yaşadığı gerçekti ve biz abimle ne kadar aileymişiz gibi davransak da bu kavramı seneler önce kaybettiğimizi kabullenmeliydik.

Hayatın kesinlikle benimle bir sorunu vardı.

Doğan'ın yüzünden beklediği cevabın bu olmadığının farkına varmıştım, benden ''Seni seviyorum.'' veya ''Ben de.'' gibi bir cümle beklemişti. Sonuçta beni işaretlemişti, elbette ki onun karşısında bana fısıldadığı güçlü ve yoğun duygular barındıran kelimelere karşılık aşkla konuşmam gerekirdi. Peki ama neden böyle olmamıştı? Sorun bir kez daha şüphesiz bendeydi.

İşin iyi tarafından bakmaya çalıştım, bu olayın ve söylediklerimin iyi tarafı nasıl olabilirdi bilmiyordum ama en azından denemiştim. Mesela Doğan'a ''Teşekkür ederim.'' yerine ''Biliyorum.'' veya ''Ben de kendime aşığım.'' diyebilirdim. Şöyle bir düşününce -olaya bu şekilde bakınca- o kadar berbat etmediğimi fark ettim. Kendimi avunma konusunda oldukça geliştirmiştim, bu iyi bir şeydi, yani sanırım.

Kaşları çatılı bir şekilde mavi gözleri bana bakarken sesli bir şekilde yutkundum. Gözlerimi kaçırarak başımı öne eğdim ve mırıldandım: ''Gitmeliyim.'' Arkamı dönüp tam gitmek için harekete geçmiştim ki beni bileğimden yakalayarak olduğum yerde durmamı sağladı.

''Neden? Yoksa bir sorun mu var? Yanımda kalmak sana işkence gibi mi geliyor?'' Sesli bir şekilde nefesimi dışarıya verirken bileğimi sertçe çekip onun elinden kurtardım. Neden anlamıyordu? O, bana böyle itirafta bulunmuşken onun yanında kaldığım her saniye ona daha çok bağlanıyordum. İşareti kaldırmak için onu ikna edememiş olabilirdim; ama bu ondan uzak durarak işaretin zayıflamasına engel olmama neden olacak değildi. Açıkçası... Ben... Birisine bağlanmaktan korkuyordum. Özellikle hissettiğim ya da yaşayacağım hiçbir şeyden emin değilken.

''Bunun seninle bir alakası yok.'' Söylediklerim oldukça klişe laflardı, kabul; ama şu anda aklıma daha iyisi gelmemişti ki. Hem gerçekten de bu... Benimle alakalıydı. Benim yerimde başka birisi olsa şu anda Doğan'ın kollarında olmaz mıydı? Diyordum ya, bu benimle ve dün abime verdiğim sözle alakalıydı. Sözü bir an olsun unutmamak için her defasında o anı zihnimde bir kez daha yaşıyordum.

''Ben öyle olduğunu sanmıyorum.'' diye üzüntü içerisinde sessizce mırıldandığında bir an içimde ona bakma ve dolan gözlerini silme isteği belirdi. Bu isteği kovarak derin bir nefes aldım ve duruşumu dikleştirdim, bu yaptığım harekete psikolojik olarak ihtiyacım vardı.

''Neye inanmak istiyorsan ona inan.'' dedim ve bir an içimi bunları söylememden dolayı kaplayan pişmanlık hissine engel olamadım. Başımı iki yana sallayarak bu hissi bastırmaya ve büyük salondan çıkmaya çalıştım. Doğan'ın yanındayken duygularım kontrolden çıkacak seviyeye geliyordu ve ben bunun sebebini bilmeme rağmen yine de bastırmakta zorluk çekiyordum. Neden şu işareti kaldırmayı kabul etmemişti ki? Ve neden işleri zorlaştırarak bana ilan-ı aşk etmişti?

KALKANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin