ALEXANDRA

635 50 3
                                    

" Alexandra?"

Alexandra düşüncelere dalmıştı. Gözlerini kırpıştırdı ve sesin geldiği yöne baktı. Karşısında Sharlette vardı, kocaman yeşil gözleriyle onu dikkatle süzüyordu. O kadar yakınlardı ki Alexandra'nın gözleri şaşı olmuştu.

" Evet?" Dedi Alexandra tiz ve zayıf bir sesle. Sharlette onun karşısına bir sandalye çekip oturdu. " İyi misin? Nico hasta mı?" Alexandra bir an için ne diyeceğini bilemedi, sonra derin bir nefes aldı. " Hasta. Hem de çok." Sharlette dudaklarını büzdü. " Umarım iyileşir." Dedi saf bir endişeyle.

Ölülülerin arasında daha da iyileşir diye düşündü Alexandra. Belki de ona Happy Meals ikram ederler.

Alexandra dalgın dalgın boş tahtaya baktı ve onu unutmaya çalıştı. Uyuyunca oluşan meleğimsi suratı, kapkara gözlerinin üzerine düşen uzun saçları, onun sayesinde ortaya çıkan gamzeleri... Hayır, unutamıyordu.

Nico'nun kılıcını ona vermişlerdi, böylelikle zaman zaman gözlerini kılıca dikiyor, güzel zamanları hatırşamaya çalışıyordu.

Nico onun Rus aksanıyla dalga geçerdi, Alexandra da onun İtalyan aksanı ile. Nico'nun aksanı çok baskın değildi, ancak fikkatli dinleyince anlaşılıyordu. Daha yuvarlak konuşuyordu.

Eli boynuna gitti kızın. Oradaydı, orada oldukça rahatlıyordu. Nico'nun ona Noel hediyesi.

Kısa ve basit bir kolyeydi bu, ancak onun için anlamı büyüktü. Gümüş kolye ucunun üzerinde bir kurukafa ve okyanus vardı. Kendisi yapmıştı Nico bunu.

Alexandra kolye ucunu sıkıca kavradı, gözlerini yumdu. Sertçe yutkundu ama boğazında bir düğüm oluştu. Yutkundukça düğüm de karmaşıklaşıyordu.

" Alexandra Svetlana Petrov! Kalk ayağa!"

Alexandra yerinden hopladı. Coğrafya dersi ne ara başlamıştı?

" Sesleniyorum, duymuyor! Derse de hazır değil!" Dedi Bayan Bricks gözlüğünü sertçe masaya fırlatırken. Gözlük masadan yere uçtu. Alexandra'nın beyni ile beraber.

Alexandra başını hafifçe aşağıya eğdi, kızardı. Bu tür öğretmenlerden nefret ederdi.

Kadın yanına sert adımlarla geldi, kolunu sıkıca tuttu. " Gel! Müdüre!" Dedi cırtlak sesiyle. Alexandra kadının kolunu ittirdi. Kadın kafasını geriye attı ve tek kaşını havaya kaldırdı.

" Vay, ne rahatız? Çay kahve?" Alexandra kadının suratına direkt olarak baktı. " Bol köpüklü Latte olsun lütfen." Dedi. Kadın sınıftan pörtlek adımlarla çıktı, büyük ihtimalle müdüre gidiyordu.

Tüm sınıf gözünü Alexandra'ya dikmişti. Alexandra iyice dibe batmıştı. Kendini onların aralarında çıplak hissediyordu. Kaçmak, kadının poposuna kocaman taşlar atmak istiyordu. Kadının tek konuştuğu dil 
"lom lom dili" idi. Alexandra'nın kadından anladığı tek şey:" Lom lom lom lom lom da lom lom!" Olmuştu.

Kadın yirmi saniye sonra yanında müdür ile içeriye geldi, Alexandra'yı parmakla gösterdi.
Parmakla göstermek ayıptır kızım!

Müdür Alexandra'ya bakıp uanına yaklaştı. " Senden hiç bunu beklemezdim." Alexandra ayağa kalktı, dik durmaya çalıştı. " Ben beklerdim." Dedi. Müdür kızı kolundan sertçe çekti ve kulak zarlarını patlatırcasına bağırdı:" Hemen ofisime!"

Alexandra adamı ittirdi, kapıya doğru yöneldi. " Bence evime gitsem daha iyi olacak. Yazık, bu okul için 40,000 dolar ödeyen birisini kaçırdınız. Aman ne olsun, çok az para o. Ne de olsa ekmeğinizi biz alıyoruz, bize bağırıyorsunuz, düşük kaliteli eğitim ve küflü yemekler veriyorsunuz, gerisi cebe. "

Alexandra bunu dedikten sonra kapıyı sertçe çarptı ve okuldan gözyaşlarıyla fırladı.


NICO DI ANGELO FANFICTIONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin