ALEXANDRA

1.3K 99 3
                                    

Çimenlere oturdum ve yere baktım. Ben, Alexandra Svetlana Petrov, Deniz Tanrısı Poseidon'un kızı. Yanlışlık olmalıydı. Kendimi hep bir Hermes kızı olarak düşünmüştüm.

"Ee, ne var?" Dedi Nico gözlerini ovuştururken. İç çektim:" Dertlerimi anlayabileceğim birisi gerekiyordu." Dedim. Nico bana sanki benden birşey bekliyormuş gibi baktı ve sonra:" Eee... Ne oldu?" Diye sordu. Oturduğum yerde doğruldum ve derdimi anlatmaya başladım:" Annem, geçen sene onu kaybettim. Bana hep babamın bir tanrı olduğunu, ancak onun bir hain olduğunu ve bizi terk ettiğini söylemişti. Ben de yıllarca babamı öyle birisi diue düşündüm. Sence, babam gerçekten de öyle mi? Yoksa annem mi uydurdu? "

Nico gözlerini kıstı:" Poseidon öyle bir tanrı değil. Annen kesinlikle abartmış. Evet, tanrılar bazen bencil olabiliyor ancak öyle yapmazlar. Hele hele Poseidon. Sadece zorunda oldukları için böyle bizi terk ediyorlar." Başımı onaylarcasına salladım.

"Bunları neden Percy'ye sormuyorsun?"diye sordu. Cidden, neden Nico?

"Çünkü onu tam tanımıyorum. Seni daha iyi tanıyorum, sana daha çok açıldım." Dedim. Ensesini kaşıdı.:" Peki, ama istersen bunları ona sor. O da seninle konuşmak, yeni kardeşini tanımak istiyor."

Başımı salladım ve alakasız bir soru sordum:" Sen İtalyan mısın? " Nico kaşlarını çattı:" Evet de, nerden anladın? " " İsmin, aksanın... Sen nasıl benim Rus olduğumu anladıysan öyle." Dedim. Dediği tek şey:" Ha." Oldu. Hem de uzun ve kaba bir Ha.

"Çok kibarsın!" dedim. Sırıttı. Onu ilk defa gülümserken görüyordum. Böyle daha şirindi.

Birden gülümsemesi kayboldu ve yerini acı dolu bir gülümseme kapladı. Karşısına baktı ve gözlerini uzaklara dikti.

Ben de aynısını yaptım. Hayat işte... dedim içinden. Nico sonunda ayağa kalktı.

"Neyse, okçuluk dersine geç kalmayalım." Dedi ve elini bana uzattı. Ben de uzattığı eli tutup ayağa kalktım.

***

Okçuluk dersinde yine muhteşemdim. Her zamanki gibi oku tam olması gereken yere atabiliyordum. Ne yazık ki, Percy ve Nico o kadar da şanslı değildi. Percy'nin yanına gittim:" Dik durmalısın, kolun düz olmalı ve bilgin çenene kadar deymeli. Senin gözünün gördüğü hedef değil, okun gördüğü hedefe bakmalısın." Dedim. Sırıttı ve bu sefer benin dediğimi yaptı. Tek gözünü kapattı, yayıyla beraber vücudunu da gerdi ve oku attı. Ok neredeyse hedefe gelecekti.

Percy hayretler içinde bir bana, bir de hedefe yakın duran oka bakıyordu.

İşte, bir ok böyle atılır dostum!

Tam kafamı çevirecektim ki bir inleme ve tiz bir çığlık duydum.

NICO DI ANGELO FANFICTIONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin