ALEXANDRA

685 48 8
                                    

3. Ağız skmsodjd

Alexandra onun öldüğünü biliyordu, ancak bu gerçeği algılayamıyordu. Ona şaka gibi geliyordu. Sanki o gördüğü ceset balmumundan bir heykelmiş gibiydi, Nico da bir yerden " sürpriz!" Diye bağırıp çıkacaktı.

İnanmıyordu işte, inanmıyordu.

Rüzgâr Alexandra'nın yasıyla beraber kükredi, yere kışın yorgunluğuyla düşen turuncu tonlarındaki yaprakları titretti. Güneş de yas içindeymiş gibi bulutların arkasına gizlenmişti, herşey Alexandra için durmuştu.

Alexandra yoğun düşüncelerine o kadar dalmıştı ki arkadan ona seslenen Percy'yi bile duyamamıştı.

" Alexandra." Dedi Percy, elini nazikçe onun omzuna koyarak. Alexandra o yokmuş gibi davranıyordu, boş boş denize bakmaya devam ediyordu.

" Alexandra konuşabilir miyiz?" Kız derin bir nefes aldı, gözlerini kırpınca da bir damla yaş yanağından aşağıya süzüldü. Percy kız kardeşinin üzülmesine katlanamıyordu, ayakta durmasını istiyordu.

Alexandra ayağa kalktı, elinde olmadan Percy'nin kollarına atıldı. Ağlamaktan suratı kızarmıştı, boğazı şişmişti. Percy'nin o anda yapabileceği tek şey ise ona sarılmaktı.

***

" Alexandra, birşeyler yemelisin."

Alexandra keyifsizce on dakikadır elinde evirip çevirdiği çatalı tabağına bıraktı ve yine dalgın dalgın gözlerini karşıya dikti. Hâlâ onu düşünüyordu. Doğru dürüst veda edememişti bile.

Persephone'nin ne kadar iğrenç birisi olduğunu düşündü. Sırf kıskançlığı yüzünden...

Hem daha açıklanmamış şeyler var diye düşündü Alexandra. Nico'yu okla kim vurdu ve neden Thalia öyle konuştu?

Percy kardeşine yemek yediremediği için pes edermişçesine derin bir nefes aldı, makarnasını sertçe karıştırmaya devam etti.

" Bak, Alexandra. Sen mutsuz oldukça ben de mutsuz oluyorum. Sonsuza kadar yas tutamazsın." Dedi Percy en sonunda. Alexandra ona sert bir bakış attı. " Annabeth ölseydi sen ne yapardın?! Unutmak o kadar kolay mı sence?!" Diye patladı kız ve tepsisini alıp masadan kalktı.

***

Okul Alexandra için çekilmez bir yerdi, Nico'dan sonra daha da çekilmezdi.

Bu sefer güneş Alexandra'ya inat tüm güzelliğiyle parlıyordu, kuşlar cıvıldıyordu ve herkes şakalaşıyordu.

Sınıfa girdiği anda birisi ona sataşmaya çalıştı ancak Alexandra tavrını koydu, midesine yumruğu geçirdi ve onu saçından çekip yere fırlattı.

Sertçe sırasına oturdu Alexandra. Dersleri anlamayacaktı, biliyordu. Onun yerine hep aklında Nico olacaktı.

Edebiyat öğretmeni " Nico okula gelmedi mi?" Diye sorunca Alexandra neredeyse adamı gırtlaklıyordu. Evet, Nico yok. Geberdi öldü gitti. Haydi şimdi William Shakespeare'in eserlerindeki duyguları tartışalım!

Nico'suz hayat, onun için kansız bir vücut demekti.

Üçüncü ağız anlatımı sevdiniz mi yoksa birinci devam??

NICO DI ANGELO FANFICTIONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin