NICO

1.3K 92 25
                                    

Ne olmuştu? Birden böğrüme bir ok saplanmıştı.

Kendi kanlı bedenime baktım ve gözlerimin karardığını fark ettim. Bir süre o siyah benekleri izledikten sonra, başım döndü ve yere düştüm. Artık duyularım işlememeye başlamıştı.

***

Uyandığımda revirdeydim. Yanımda Kheiron, Alexandra ve Will Solace vardı.

Kheiron neden gelmişti? Bu kadar ciddi miydi?

Yatakta doğrulamaya çalıştım, ancak Will beni engelledi. Yaram bandajlarla sarılmıştı. Tabii, artık kıpkırmızıydı.

Yaram hâlâ acıyordu. Elimle böğrüme hafifçe dokundum ve Will'in uzattığı nektarı içtim. Tadı annemin Almanya'dan aldığı bitter çikolata gibiydi.

Üşüyordum. Keşke üzerimde bir tişört olsaydı diye düşündüm.

Alexandra elini benimkinin üzerine bastırdı:" Sana saplanan ok... Avcıların kullandığı bir oktu..." dedi yutkunarak.

Kaşlarımı çattım. Avcılar mı? Bizim avcılar mı?

İçeri Leo, Piper, Percy ve Annabeth de girmişti. Tüm kamp girseydi bari!

" Geçmiş olsun hayalet çocuk. " dedi Leo sırıtarak. " Sağol..." diye homurdandım gözlerimi devirerek.

Percy -çaktırmadan- Alexandra ile birleşen ellerimize baktı. Elimi tam geri çekecektim ki, çekmem gerekmediğini düşündüm. Ne olurdu ki görse? Kız kardeşi diye fiziksel temas yasak mıydı? Gerçi, yine de utandım ve terli ellerimi biraz geri çektim. Alexandra da ellerimi bıraktı.

" Avcıların yaptığından emin misiniz? Yani, neden yapsınlar ki? Sonuçta Artemis' in avcısının yanlışlıkla ok atmasını bekleyemeyiz. Bir düşman Avcı Oku kullanıp suçu onların üzerine atmış olabilir." Dedim yarı öksürerek.

"Olabilir." Dedi Percy başıyla onaylayarak.

Ellerimi iki yana açtım:" Sorun çözüldü herhalde o zaman. Will, ne zaman çıkabilirim?" Will bir süre düşüldükten sonra:" Yarın sabah gidebilirsin. Yaran çok derin. Okta da biraz zehir vardı, bu yüzden bir süre buradasın." Dedi.

Elimle başımı ovdum ve öksürdüm. Alexandra bana tişörtümü uzattığı sırada içeri Stoller girdiler. Alexandra ve bana bakıp kahkahalarla güldüler.

"Ne oldu?" Diye skrdum kaşlarımı çatarak. Connor gözündeki yaşı sildi ve hala gülerek:" Yok...bir şey, sadece... Ahahaha!" Dedi ve sonra da başka bir kahkaha patlattı.

Aklıma bayrak yarışı geldi. Hala ödeşmemiştik biz...

"Connor ve Travis, size hatırlatırım. Biz hala ödeşmemiştik hani... Ben de size ne yapacağımı düşünüyordum..." dedim. " Bence Alexandra'yı da düşünüyorsun!" Dedi Travis gülerek. Connor'ın onun sırtına bir şaplak almasıyla ve benim kötücül bakışlarımla sustu.

Saçlarımı karıştırdım ve arkama yaslandım. Ne de yumuşatı yatak...

NICO DI ANGELO FANFICTIONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin