ALEXANDRA

1.1K 79 13
                                    

Teneffüste anında bahçeye çıktım. Nico için üzülmüştüm. Çok küçük yaşta ailesini kaybetmişti. Benim ise sadece annem ölmüştü. Onun sebebi ise sadece bendim.

" Yeter artık! Bıktım senden!"
Bütün vazoları yere atmış, bardakları kırmış, tüm camı çerçeveyi indirmiştim.

" Sen benim hayatımda neden varsın ki? Babamın adını bile bilmiyorum! Bana saçma şeyler zırvalıyorsun! Yok tanrı imiş, yok melezmiş...! Ben beş yaşındayken bunlara inanırdım ama artık onüç yaşımdayım, onüç!"
Kapımı çarptım ve kendimi yatağıma attım. Ağlıyorum. Annem kesinlikle çok üzülmüştü.

Ertesi gün banyoya girecekken çok korkunç bir manzara ile karşılaştım. Annem... kendini küvette boğmuştu...

Boğazımdan çok tiz bir çığlık yükseldi ve bayıldım.

Annemin o açık kalan gözleri, hafif aralık ağzı ve suda salınan kızıl saçları... O manzara hiç gözlerimden çıkmadı.

Zil çaldı. Ders vaktiydi. Merdivenlerden yukarıya çıkarken Nico'yu gördüm. Gözleri ve burnu kızarmıştı. Ağlamış mıydı?

Bana baktı ve elinin tersiyle gözünü sildi. Evet,  kesinlikle ağlamıştı.

Tam Nico'ya iyi olup olmadığını soracaktım ki birisi onu itti ve Nico merdivenin trabzanlarından aşağıya sarktı. Tek koluyla tutunuyordu. Düşerse, beş metre yükseklikten betona yapışırdı.

Hemen onu kolundan çekmeye çalıştım. Nico "Git!" Diye bağrınca geri çekildim. Tabii ya, bay mükemmel her zaman bir çözüm bulurdu...

Bacaklarını merdivenin altına sokup kendisini ittirdi ve havada kolları hâlâ trabzanlara tutunurken 360 derecelik bir dönüş ile merdivene tekrar geldi.

Vallahi helal!

Bir çocuk: " Jimnastikçi misin oğlum sen?" Dedi. Far görmüş tavşan gibiydi. Nico üstünü silkeledi: " Jimnastiğe gerek yok." Dedi. Gülümsedim.

NICO DI ANGELO FANFICTIONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin