Nefret Ettiğim Saray

4.9K 252 101
                                    

Genç prens, hizmetlilerin odasına onu uyandırmak için her günkü gibi aniden ve oldukça gürültülü bir şekilde girmesinden çok daha önce uyanmıştı. Onu uyandıran, izlemeyi çok sevdiği çiçeklerle donatılmış bahçeden gelen kuş sesleri ve güneşin, rüzgarla sallanan beyaz perdelerden yüzüne narince vuran ışığı olmuştu.

Hizmetliler bugün de ağızlarını açmadan hızlıca ve sertçe prensi giydiriyorlardı. Korsenin normalden fazla sıkılmasıyla canı acıyan genç küçük bir mırıltı bırakırken kıyafetlerinin de özenilerek seçilmesinden bugünün odasından çıkabileceği bir gün olduğunu anlayıp neşelendi. İşleri biten görevliler kısa bir baş selamının ardından odadan çıktı.

Baş hizmetli aynı zamanda da prense en yakın olan sevecen beta Elanor ayrılmadan önce "Efendimiz ikindin çay içmek için büyük salonda abileriniz ve Kralın huzuruna bekleniyorsunuz" diyerek genci odada yalnız bırakır bırakmaz kapısını da kitlemişti. Bunu yapmayı o da sevmese de Kral'ın emirleri kesindi.

Hyunjin Elanor'u kendini bildi bileli çok severdi. Belki de sevgisini hissedebildiği tek kişi o olduğundandır. Başkalarının yanında bu sevgisini kurallar nedeniyle çok gösteremese de Hyunjin tabii ki onu anlıyor ve seviyordu. Anaç ve güvenilir olduğu kadar merhametli ve sevecendi de.

Hyunjin annesi olarak kafasında onu canlandırırdı. Küçükken korktuğu zamanlarda odasına girip prense uyumasında yardım eder, başını dizlerinin üstüne koyup yüzünü ve saçlarını severken ninniler mırıldanırdı. Prens ne zaman üzgün hissetse o konuşurken yorum yapmadan dinler, sıcak gözlerle severdi yüzünü gencin. Prensin bu sarayda sevdiği belki de tek kişiydi.

Annesi de vardı ve ismini hatırlayamadığı minik bir arkadaş. Elanor'a ne zaman sorsa onun hayali olduğunu söylerdi ancak Hyunjin buna hiç inanmadı çünkü yüzünde desenler olan çocuğu çok net hatırlıyordu. Bir gün öylece ortadan kaybolmuştu. Onu akşama kadar sarayın bahçesiyle birleşen ormanda aramıştı ancak bulamamıştı. Kaybolduğu endişesiyle abileri nöbetçilere haber vermiş, saraya geri getirtmiş ve çok kızmışlardı.

Ağlayarak abisi Rowoon'a kaybolanın kendisi değil arkadaşı olduğunu anlatmaya çalışmıştı. Abisi ilk başta anlamasa da ardından aklına gelen bir şeyle yüzünü ekşitmiş ve Hyunjin'i kucağına alıp göz yaşlarını silmip ardından onu odasına götürmüştü. Tabii Hyunjin bunları hayal meyal hatırlıyordu. O gün kendisi için çok değerli birini kaybetmiş ve bulamamıştı. Büyüdükçe onu kalbinde en derinlere gömmüştü. Belki biraz daha izin verseler bulabilirdi bunun suçluluğuyla gece boyu ağlamış, dostunun karanlıktan korkmaması için dua etmişti. Ertesi gün tekrar onu arayacağının planını yapmıştı ama işler düşündüğü gibi gitmedi.

Ertesi gün bir doktor tarafından test edilmiş ve hayatını değiştiren o kelimeyi duymuştu "Omega". Kralın beklentiyle gülümseyen yüzünün düşüşüyle beraber korkmuş abilerine yöneltmişti gözlerini. Herkes üzgün görünüyordu. Kral oflayarak derin bir nefes verdi ve bağırdı "Nöbetçiler prensi derhal odasına götürün!".Odadan aniden çıkartılmış arkasına baktığında kızgın babasını ve üzgün abilerini görmüştü. Yalnış bir şey yaptığını düşünerek kendine kızdı. Ama ne yapmış olabilirdi ki? Omega ne demekti? Bu sorularının cevabını zaman içinde almıştı.

Omegalar hayatların kontrolü alfalarda olan birer köleydi. Bir omega sadece çocuk yapma makinesi olarak görülürdü. Omegalardan utanç duyulurdu. Ama biliyordu ki dışarıda bir yerde bunun doğru olmadığını, bu ayrımın durdurulması gerektiğini düşünen birileri vardı. Eğer oralarda bir yerde böyle düşünen insanların arasında doğsaydı hayatı ne kadar farklı olurdu...

Red Tears | HyunchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin