"Ne işiniz var burada? "
Birkaç saniyelik şokun ardından ilk konuşan Hyunjin olmuştu. Ses tonundan ne kadar korkmuş ve endişeli olduğu belliydi. Hannah hemen ona fırlayıp kollarını yüce omeganın bedenine sardı. Hannah da normalde tıpkı Chan gibi sıcacık olurdu. Ama şimdi buz gibiydi.
Hyunjin de tereddüt etmeden ona sıkıca sarıldı. İkisinin de dizleri titredi ve kendilerini yere çökmüş olarak buldular.
"Biliyordum! Yaşadığını biliyordum Hyunjin!"
"Hannah..."
Ayrıldıklarında ikisinin de gözlerinde yaşlar vardı. Hyunjin bakışlarını Lucas'a çevirince ayak ve el bileklerinden zincirli olduğunu ve yerde uzanırken bile zar zor hareket edebildiğini gördü. Bu neden ona Hannah gibi sarılmadığını açıklıyordu. Hemen ona yaklaştı ve Lucas'ın canını acıtmamaya çalışarak sarıldı.
"İyi misin, Lucas?"
"Değilim ama senin için öyleymiş gibi davranacağım. Tek parça olmana çok sevindim Hyun. "
Hyunjin Lucas'ın bu alaycı tavırlarını bile çok özlemişti, dudaklarından bir kıkırdama duyuldu. İki kardeşe de baktığında canı acıyordu. İkisinin de her tarafı yara bere içindeydi. Lucas'ın durymu daha ağırdı, ellerinden hala kanlar akıyordu...
Rosalie kaybedecek vakitleri olmadığını onlara hatırlatırcasına bir hızla genç oğlanın önüne gelip kılıcıyla dört kelepçeyi de kırdı. Lucas tereddütle teşekkür ettiğinde ise başını sallamakla yetindi.
Hannah da Lucas da Rosalie'ye şaşkınlıkla bakıyorlardı. Ne zaman taraf değiştirmişti? Hyunjin kardeşlerin kafa karışıklığını anlayarak gülümsedi.
"Sonra anlatırım, uzun hikaye. Hadi kalk."
Kolunu omzuna atarak Lucas'a destek oldu. Yaralarına rağmen Hannah da kardeşinin öbür koluna girerek Hyunjin'in yükünü azalttı.
"Abimden bir mektup aldık. Seni ve Elanor'u kurtarmak için oluşturulmuş birliğin başındaydık ve geri gelmemizi istiyordu. Kral'ın emrine uyarak dönüyorduk. Ama Alexis'in askerleri bizi pusuya düşürdü. Çatışmada çok kayıp verdik. Kaç kişi sağ kaldı bilmiyorum. Hala yaşayanları da tutsak aldılar ama bizi diğerlerinden ayrı olarak buraya tıktılar. "
Hannah bunları boğazında bir düğüm varmış gibi ve gözleri yaşlı söylemişti. Koridorlardan geçiyor, odaların duvarlarındaki Rosalie'nin ezber olduğu taşları çevirmesiyle başka bir geçide yöneliyorlardı.
"Yani Chan sizinle değil mi?"
"Abim mi? Tabii ki hayır. O krallıkta."
Hyunjin Lucas'ın kolunu daha iyi kavrarken rahatladığını belli eden bir nefes verdi. Alexis ve Hoseok neyin peşindeydi?
"Peki birliğin geri kalanı?"
Lucas'ın sorusuna en önde onlara rehberlik eden Rosalie cevap verdi.
"Üzgünüm ama buraya gelerek zaten çok fazla şeyi riske attık. Fazla zamanımız kalmadı. Kitaplar için bile. Muhafızlar bizi her an bulabilir. Devriyeler..."
Rosalie'nin sesi gittikçe kısılmış ve yavaşlamıştı. Fark ettiği şeyle arkasına dönünce korkuyla açılmış gözleri loş ışıkta parladı.
"Devriyeler nerede?!"
Hepsi aynı anda genç omeganın bakışlarını takip ederek arkalarına baktılar. Tam o anda içinde bulundukları odanın kapısının üstünden sertçe ve keskin bir gürültüyle parmaklıklar inmişti. Sesinden herkes irkildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Red Tears | Hyunchan
FanfictionHyunjin, omega olduğunun öğrenilmesiyle hayatı mahvolan bir prensti. Bilmediği şey, karşı krallığın veliaht prensi Chris'in hayatına aniden girmesiyle her şeyin değişeceğiydi. Kehanet, savaş, ihanet ve kayıplarla dolu bir hikaye. Aşklar ve arkadaşlı...