Hyunjin, ne kadar zamandır alfasının elini bırakmadan koşabildiği kadar hızlı koştuğunu bilmiyordu. Nefes nefese kalmıştı, çok yorulmuştu. Bunu fark eden Chan küçüğünü kolları arasına alıp insanüstü bir hızda koşmaya devam etti.
Omega başını büyüğünün göğsüne yaslamış, soluklanıyordu. Herkesin iyi olduğunu dileyip, kimseye bir zarar gelmemesi için dua ediyordu. Onlar aceleyle kaçtıktan sonra yaşananları, ölen canları bilmiyordu.
Tünellerden çıkıp sarayın büyük bahçesine vardılar. Chan bir anda durdu. Kucağındaki omegasını daha da sıkı kavrayıp etrafına bakınmaya, aldığı tanıdık konunun nereden geldiğini anlamaya çalışmaya başladı.
"Chan sorun ne?"
"Yalnız değiliz sevgilim-"
"CHAN SARAY YANIYOR!"Hyunjin'in dehşetle söylediği şeyle başını saraya doğru çevirdi. Sarayı, evi yanıyordu. Şimdi anlamıştı bu kokuyu, bir yırtıcının pençesi gibi tuttuğunu bırakmayan ve geriye kemikleri bırakır gibi külleri bırakan alevlerin kokusu.
Henüz bu durumu anlamasına zaman yetmemişken bir de ağaçların üstünden gelen beklenmedik bir saldırı yaşandı. Neyse ki alfanın omegasını korumak için sürekli tetikte olan refleksleri vardı da kayan bir yıldız gibi karanlık gecede hızla görünüp kaybolan gümüş kılıç onlara değmemişti.
Alexis ve Rosalie.
Arkalarında askerlerle bir anda beliren iki kardeşe öfkeyle baktı Chan. Kimsenin ama kimsenin Hyunjin'e zarar vermesine izin vermeyecekti. Gerekirse kendi canını verecekti ancak bu sefer onu koruyacaktı.
"Küçük gösterimizi beğendiniz mi?"
Alaycı bir tavırla sordu genç kadın. Ardından devam etti.
"Doğru, siz ışıklandırma başlamadan kaçmıştınız. Görmeniz lazımdı, her yer en güzel renkle boyandı Kırmızı.""Ne yaptınız siz?!"
Hyunjin'in ağlamaklı çıkan sesine karşı kadın kahkaha attı.
"Gördün mü Chris? Elinden ağlamaktan başka bir şey gelmeyen o işe yaramaz omega yerine şansın varken beni seçseydin bunların hiç biri yaşanmazdı. Seni uyarmıştım."
"KES SESİNİ!"
Chan karşısındaki kardeşlere ve askerlerine saldırmamak için zor duruyordu. Sayıları önemli değildi, konu Hyunjin ise herkesi yenmeye hazırdı. Ancak şimdi çatışmayı başlatması Hyunjin'den ayrılmak zorunda olması demekti. Ve onu bıraktığı an tehlikede olacaktı.
Çevresine bakınıyor, bir çıkış yolu arıyordu ama etrafları sarılmıştı. Olabilecek herhangi bir saldırı için tetikte bekliyor, karşısındakilerin her bir hareketini izliyordu. Tüm bunları saniyeler içinde yapıyordu.
"Öldürmeyin. Onlar bana canlı lazım."
Alexis'in soğuk bir tonda söylediği şeyle arkasındaki askerler onlara doğru hızla gelmeye başlamıştı. Yaklaşık 40 kişilerdi. Hepsi de iri yapılı alfalardı ve her biri farklı bir tarafa gidip karmaşık bir şekilde saldıracaktı. Normal biri sadece bu durumda bile paniklerdi ancak onlar Chan'ı, Bang Kralını hafife almışlardı.
Alfa, Hyunjin'i korumak için birkaç adım gerileyerek tünelin çoktan kapanmış olan ve yalnızca içeriden açılan kapısının önüne Hyunjin'i nazikçe bıraktı. Omegasının önüne geçip kılıcını çıkardı ve savaşmaya başladı.
Chan kimsenin Hyunjin'e yaklaşmasına izin vermiyor, tüm askerleri savuruyordu. Bedenine gelen kılıç darbelerine karşı ayakta kalıp sevgilisini korumayı bırakmadı. Hyunjin ise ne yapacağını bilmiyor, Chan'ın yaralanmaması için dua etmekten başka elinden bir şey gelmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Red Tears | Hyunchan
FanficHyunjin, omega olduğunun öğrenilmesiyle hayatı mahvolan bir prensti. Bilmediği şey, karşı krallığın veliaht prensi Chris'in hayatına aniden girmesiyle her şeyin değişeceğiydi. Kehanet, savaş, ihanet ve kayıplarla dolu bir hikaye. Aşklar ve arkadaşlı...