Küçük Vefa

1.9K 155 16
                                    


(Pazar Sabahı 06:45)

Adil uyuya kaldığı koltukta uyanmaya başlamıştı . Etrafına gözlerini gezdirdiğinde uyku sersemi anlamadı . Daha sonrasında kafasında olayları toparlamaya başladı . Ali'nin kaza geçirmesi , ameliyatta kalbinin durduğunu ve yoğun bakıma alındığını ... Hepsini hatırladı . Alelacele oturduğu yerden kalktı ve yoğun bakımın camına yapıştı . Oğlu küçüklüğünde yetimhaneye ziyarete gittiğindeki gibi masum bir şekilde uyuyordu . Saçları gözlerini kapatmış ve yüzü tavana dönük bir şekilde yatıyordu . Yüzünde yaralar mevcuttu , bu yumruk yediğinin belirtisiydi . Göğsünde dikiz izleri vardı ve onları her gördüğünde sanki kendi canı yanıyormuş gibi hissediyordu . Kim oğlunun yüzünü bu hale sokmuştu , aklı almıyordu . Koridorda sağına doğru baktığında Samsun'da Ali'nin onu hastaneye ziyarete geldiği günlerden biri geldi aklına . 

(FLASHBACK)

Adil bir hastasını daha tedavi etmiş ve göndermişti . Kahve almak için koridorda gezinirken uzaktan ona koşarak gelen Ali'yi gördü . Yere çöktü ve kahkaha atarak onların uzaktan sarılma hareketini yaptı . Bu Ali ve Adil'in birbirlerine karşı olan sarılmalarıydı . 

Adil: Çocuk hoş geldin ! Bak odamda senin için bir sürpriz hazırladım . İçeri gidip bak bakalım ne var . Ben de o sırada kendime kahve alayım . Sen bir şey ister misin ?

Ali: Bana su alırsanız çok sevinirim hocam . 

Adil: Tamam çocuk 5 dakikaya geliyorum sen odama geç . 

Ali , Adil'in odasına doğru gitmeye başlamıştı . Adil ise kahve ve su almak için kantine gitti . Kahveyi beklerken gözünün önüne Ali ile tanıştığı ilk gün geldi . Abisini kaybetmiş bir çocuk '' Beni bırakma abi ! '' diye feryat figan ağlıyordu . O da yetmezmiş gibi babası onu katil diye suçlamış ve reddetmişti . Annesi olacak kadın da kocasının dediğine karşı gelmemiş ve kararına boyun eğmişti . İşte o gün Ali'ye sahip çıkmaya karar verdi . İyi gününde kötü gününde her zaman onu koruyup kollayacaktı . Onun babası olacaktı . Kızı ve karısını kaybetmişti ama o çocuğu kaybetmeyecekti . O sırada kantinci ona seslendi . 

Erdal: Adil hocam buyurun kahveniz . (Tezgahın altından ise paketinden yeni çıkardığı suyu uzattı . ) Bu da suyunuz . Afiyet olsun .

Adil: Teşekkürler oğlum . Kolay gelsin . 

Odasına doğru adımlamaya başlamıştı . Kapıya geldiğinde içerden Ali'nin sesli bir şekilde tıp dergilerini okuduğunu duydu . Kapıyı hafif aralayıp içeri baktı . Bu çocuktan için ümidi vardı . Herkes onun fikrine karşı çıksa da o bu çocuğu eğitecekti . Okullar kabul etmezse kabul edileceği okulu bulana kadar onunla gerekirse şehir şehir gezecekti . Ama kesinlikle ümitsiz insanların onu yenmesine izin vermeyecekti . Her zaman dimdik ayakta durmasına destek olacaktı . Kapıyı tamamen açıp içeri girdi . 

Adil: Ee çocuk ... Beğendin mi bakalım hediyemi ? 

Ali: H...Hocam bu benim için çok değerli bir şey . Abime verdiğim sözü tutacağım ! (Parmaklarını birbirine vurarak odanın ortasında kendine özel alkışını yapıyordu.)

Adil: (Ufak bir kahkaha attı.) Sakin ol evladım . Tabii ki abine verdiğin sözü tutacaksın . Daha büyüyeceksin üniversiteden mezun olacaksın . Mezuniyet töreninde seninle gurur duyacağım . Daha seninle meslektaş olacağız ! Bakarsın aynı hastanede çalışırız hem . Ne dersin ? 

Ali: (Heyecanlanmıştı.) Bu... Bu çok güzel bir hayal . Umarım gerçekleşir . Sizin benimle gurur duymanız için elimden geleni yapacağım . Sizin emeklerinizi boşa çıkartmayacağım ! Evet evet çıkartmayacağım ! Bundan emin olun hocam . 

Adil: Çocuk seninle gurur duymam için bir şey yapmana gerek yok . Senin varlığın gurur duymam için yeterli zaten . Tabii ki beni daha birçok davranışın ile gururlandıracaksın . İnşallah o günleri göreceğim . Her zaman senin yanında olacağım . Seni her zaman her konuda destekleyeceğim . 

İkisinin de gözleri dolmuştu . Birbirlerine uzaktan sarılma hareketini yaptılar . 

(FLASHBACK SON)

Adil omzuna değen el ile transtan çıkmış gibi birden irkildi . Omzundaki eli takip ettiğinde Selvi'yi gördü . İkisi bir süre bakıştı . Sessizliği Adil bozdu . 

Adil: Selvi , Ali iyileşir ve bizi yalnız bırakmaz değil mi ? Çocuklarımdan biri eksilirse ne yaparım bilmiyorum . Ben sizin için yaşıyorum . (İkisinin de gözleri dolmuştu.)

Selvi: Canım Ali ne zaman bizden vazgeçti ? Bak yurtdışına gitti 2 yıl uzak kaldı bizden ama geldiğinde yüzüme bakmaz diyordun . Sana sarıldı ve hiçbir şey olmamış gibi devam etti . Bu davranışı sana olan sevgi ve bağlılığının kanıtı . Tabii ki bizi bırakmayacak . Ayağa kalkacak ve sahalara geri dönecek . Bu süre biraz uzun olabilir ama sonuçta karşımızda dimdik duracak . Ayrıca bak Ferda ile abla - kardeş ilişkisi kurmuşlar . Senin de her zaman istediğin buydu . Sen gönlünü ferah tut bizi bırakıp gitmeyecek . (İçten bir tebessüm sundu.)

Adil: Haklısın o bizi bırakmaz . Ferda ile ne kadar güzel abla - kardeş olmuşlar değil mi Selvi ? Onları yan yana gördükçe çok seviniyorum . (Selvi gülerek başı ile onaylamıştı.) Yıllar sonra geldi ben bile kendimi affedememiş iken o beni affetti . O çok büyük bir yüreğe sahip . Onun değerini bilememişim . Kendimden utanıyorum . 

Selvi Adil'e yandan sarıldı ve Adil de ona karşılık verdi . İkili sarılmış bir vaziyette yoğun bakımın camından Ali'yi izlemeye devam ettiler . 

İstediğiniz hayalinizde olan sahneleri yorumlara yazarsanız onları da bölümlere ekleyebilirim . İlginiz için teşekkürler .

Kelime Sayısı : 851 

Yeni bölüm 45 VOTE olduğunda gelecektir .

Kırık KalplerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin