Gonca Yaprağı ∼ 2. Sezon

972 130 35
                                    

(SEZON FİNALİ HATIRLATMASI)

Ali ve Nazlı uzun bir gecenin sonunda balayı için hazırlıklara başlamıştı . Bavullar ve tüm eşyalar hazırdı . Ali onları kucakladığı gibi Nazlı'ya bir öpücük kondurdu ve ikili arabaya gitmek için evden çıktı fakat kapıyı açtıklarında karşılarında tüm ekibi gördüler . Daha ne olduğunu anlayamadan söze ilk Adil girdi .

Adil: Çocuklar yolda dikkat edin kendinize . Araba sürerken dikkatli olun . Ayrıca Zeze bize emanet . Aklınız kalmasın .

Açelya: (Yandan atladı.) Bol bol selfie çekilip atın !

Ferman: Aramayı da unutmayın .

Ali: (Herkes böyle nasihate başlamış iken Ali herkesi susturdu.) Tamam sakin olun lütfen ! Dikkat edeceğiz kendimize !

Herkes yaptığı stresi fark edince gülüştü . Ardından vedalaşmak için birbirlerine sarıldılar . En son sıra İsmet ve Demet'e geldi . İkili Nazlı'ya sarıldıktan sonra söze İsmet girdi .

İsmet: Kızım... Artık eskisi gibi değiliz . Ben alışkanlıklarımı bıraktım ; annen de geri döndü . Sana önceden yapamadığımız anne - babalığı yapmak istiyoruz . Sen döndüğünde biz yine burada olacağız . Artık sizinleyiz . Tabii ki bize de ailenizde yeriniz varsa .

Herkes bu soruya karşı bakıştı . Nazlı'ya döndüklerinde onun anne ve babasına sarıldığını gördüler ve onlara katıldılar . Bir süre sarılmadan sonra Ali ve Nazlı arabaya eşyaları yükledikten sonra bindiler . Ekibe baktıktan sonra el sallayarak oradan uzaklaştılar .

Nazlı: Evet şoför bey durağımız neresi ?

Ali: Durağımız nereyi istersek ! Artık bir ömür birlikteyiz Nazlı'm !

Nazlı o aşk dolu gülümsemesini Ali'ye verdikten sonra onu izlemeye başladı . İkili böylece balayına yolculuk etmeye başlamıştı...

***

(YENİ SEZON)

Arabadan inmeden önce montunu yan koltuğa bıraktı . Akların düştüğü saçını soğuk rüzgardan koruyan şapkasını da çıkardı . Zeze'nin de kapısını açtı . Ardından kemerini çıkartarak toprak yola yürüdüler . Ne zaman bu toprak yola girse kendisini garip hisseder ve bir çocuk gibi oturup ağlamak isterdi . Fakat ona güçlü görünmek zorundaydı yoksa o hissederdi . Kendisini zorlayarak mezarlara doğru yürüdü . Her adımında ayaklarının altı yanıyordu ; cehennemde yürür gibi hissediyordu . Hedefine zar zor vardığında eğildi ve üzerinde olan kuru otları , tozları temizledi . Daha sonra diğer küçük mezara da aynı işlemleri uyguladı . Daha fazla dayanamadı iki mezarın arasına sırtını taşlara dayayarak oturdu . İçinde biriken ağlama isteğini engellemeye başaramadı ve hıçkırıklara boğuldu . Zeze ise kendini toprağın üzerine bırakmış üzgün bakışları ile Ali'ye bakıyordu .

Ali: (Ağlayarak konuştu.) Gonca yapraklarım... Koskocaman geçen yıllar . Siz olmadan o günler çok zor geçti . Ben o güne kadar ömrümde bu kadar zorlanmamıştım . Sen şimdi burada olsan güçlü olmamı söylerdin ama benim tek dayanağım sensin Nazlı'm . Sen ve kızımız... Çok zorlanıyorum hayata devam etmek için . Tabii buna hayata devam etmek denir ise . Artık yoruldum . Keşke ölen ben olsaydım . Aranıza gelmek için sabırsızlanıyorum . (Derin bir nefes aldı.) Acaba bana da yeriniz var mıdır ? 

Ali sözlerini bitirdiğinde gözünü açtı ve iki yanında silüet gördü . Biri Nazlı diğeri ise kızları Masal'dı . Nazlı'nın üstünde hamilelik zamanı ona aldığı sade , beyaz ve çiçekli elbisesi vardı . Kızlarında ise beyaz bir elbise ve başında çiçekten taç vardı . Her ne kadar onların bir hayal olduğunu bilse de dudaklarında acı bir tebessüm peydahlandı . Ardından gözünü yarı huzurlu hissettiği geceye kapadı ve bedenini solmuş olan toprağın kollarına bıraktı .

Kırık KalplerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin